Evet, yine ruhsuzduk.
Evet, yine altı pastan üç tane pozisyonu harcadık.
Evet, yine Roberto Mancini'nin Ceyhun Gülselam aşkı alev aldı.
Evet, yine Arena'da oynanan futboldan eser yoktu.
Evet, yine Selçuk İnan formsuzdu.
Evet, yine Burak Yılmaz gol kaçırdı.
Evet, yine , evet , yine , evet , yine vs...
Büyük Kaptan, Fenerbahçe maçına çıkmadan önce "biz zor günlerin adamıyız,bunu her zaman bir kenara yazın !" diyordu. Bu cümle Büyük Kaptan'a çok yakışmıştı. Bu yüzden kaptanlığı da yüreği gibi büyüktü.
Bu zor günlerde gerçek taraftarlar da ortaya çıkacak. Gösterecek gücünü. Takımın arkasında dimdik duracak ! Bu sebeple tekrardan silkelenme ve kendimize gelme vakti. Önümüzde sezonun en önemli maçı var. 18 Mart'ta Chelsea ile oynuyoruz. Şampiyonlar Ligi'nde son 8'e kalabilmek için rövanş maçına çıkıyoruz. Türkiye'yi sadece yine biz temsil ediyoruz. Unutuyoruz Karabük maçını, sadece önümüze bakıyoruz !
İki senedir Selçuk İnan'ın önderliğinde Türkiye'de bütün kupaları alan Galatasaray, bu sene üç kulvarda birden mücadele ediyor. Süper Lig'de durumlar zora girmiş olabilir, kabul ! Ancak iki sene boyunca Selçuk İnan'ın sahada akıttığı teri, attığı golleri, yaptığı asistleri ne çabuk unutuyoruz ? Burak Yılmaz'ın Şampiyonlar Ligi'nde attığı gollerle Çeyrek Final'e kadar gittiğimizi ne çabuk siliyoruz hafızalardan ? Bu kadar basit değil beyler ! Vefa, İstanbul'da bir semt adı olarak kalmamalı. Gayette kötü oynama ve formsuzluk gibi kredileri olmalı.Varsın şampiyonluğa mal olsun. Son iki seneyi gözümüzün önüne getirdiğimizde, her maçta Selçuk İnan'ın veya Burak Yılmaz'ın imzası vardır. Allah aşkına, Selçuk İnan'ın Volkan Demirel'i yerine çaktığı o frikiğinde mi hatırı yok ? Ayıptır ! Burak Yılmaz'ın bu sezon gol krallığında yine zirvede olduğunu da mı görmüyoruz ? Hemde sağ kanatta oynayarak !
Uzun zamandır düşündüğüm ama bir türlü yazmaya fırsat bulamadığım bir konu daha var. Maç sonrası Twitter'dan da paylaştım aslında. Roberto Mancini'ye yapılan "üvey evlat" muamelesi ne zaman bitecek ? Bu sezon Torku Konyaspor maçında Uğur Tütüneker, Elazığspor maçında Okan Buruk ve Akhisar Belediyespor maçında Hamza Hamzaoğlu taraftarlarca tribüne çağrılarak hak ettikleri şekilde onurlandırılmıştır. Güzel de bir düşünceyle eski futbolcularımızı bağrımıza bastık. Peki buraya kadar her şey güzel. Galatasaray'ın teknik direktörü bu sahneyi gördüğünde ne düşünüyordur ? Taraftar olarak biraz empati kurduğumuzda, ne demek istediğimi daha net anlarsınız. GS Store'da satılan bir tişört var. "Biz bir aileyiz, kenetlendikçe daha da büyüyen" yazıyor üzerinde. Koskoca Galatasaray taraftarı kendi hocasını sahiplenemezken; hangi aile olgusundan bahsedilebilir ? Nasıl bir kenetlenmeden söz edilebilir ? Mayıs'a iki ay kala, hala yönetim/futbolcu/taraftar üçlemesinde bir şeyler eksik. Bu eksikliği giderebilmek için hala zamanımız var. En büyük görev Galatasaray taraftarına düşüyor. "Herkesin gelip geçici olduğu kurumsal aile düzeninde, büyüklüğü yine kalıcı olan Galatasaray taraftarı gösterecektir." Bütün futbolcularını, hocasını tribüne çağırarak bağrına basacaktır. Ailesine sahip çıkacaktır. Bu yüzden de Büyük Kaptan'ın sözünü unutmayalım "biz zor günlerin adamıyız, bunu her zaman bir kenara yazın !"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder