27 Ekim 2013 Pazar

Kayserispor - Galatasaray Maç Yazısı | Şimdi Galatasaray Zamanı !

ÖNCELİK "HÜCUM"

Daha önceki yazılarda Galatasaray'ın hücum opsiyonlarının kısıtlı oluşu, formsuz oyuncu sayısının fazlalığı, yabancı kontenjanı ve kanat aksiyonlarının oyunda ki etkisi üzerinde durmuştuk. Galatasaray hücum anlamında kendisini geliştirmeye başladı. Öyle ki Karabükspor' a 2 , Kopenhag' a 3, Kayserispor' a 4 gol atarak toplamda 9 gol ile maç başı 3 gol ortalamasını yakaladı. Hücum opsiyonlarının çalışmayla zenginleşmesi, Wesley Sneijder 'in form tutması ve "kilidi açan oyuncu" rolüyle, daha efektif bir futbol ortaya koyması bunda etkili oldu.Galatasaray hücum performansının, Akhisar maçı sonrasında bu şekilde yükselmesi dikkat çekici. 

YÜKSELEN FORM DÜZEYİ

Wesley Sneijder, sarı kırmızılı formayla oynadığı son 3 maçta 4 gol atarak takımın kazanma alışkanlığını yeniden elde etmesinde başrolü aldı. Drogba frikik sorunsalını Kayserispor maçında yıkarak, 2013-2014 sezonunun Galatasaray adına ilk frikik golüne imzasını attı.Oyun içerisinde ki varlığı, takımı saha içerisinde yönlendirmesi, kafa toplarında ki hakimiyeti ve fiziksel üstünlüğü ile takımın önde oynayabilmesine verdiği katkı herzaman olduğu gibi yine müthişti. Galatasaray'ın bundan önce ki 2 sezonda da geç form tutan maestrosu Selçuk İnan , Kopenhag maçı ile kendini bulmuştu.Kayserispor maçında takımın "balans ayarı" olarak yine dümene geçti. Kayserispor maçında hem savunmada hem hücumda oldukça etkiliydi. Maçın özetini tekrardan izlerseniz Galatasaray'ın hücum varyasyonlarının hepsinde etkisi açık bir şekilde görülecektir.Ceza sahasına yaptığı koşular, Roberto Mancini ile beraber daha fazla ön plana çıkardığı bir özellik olarak dikkat çekiyor. Bu özelliğini daha fazla skora yansıtırsa çok farklı bir Selçuk İnan izleyebiliriz. Savunma anlamında da takımını yalnız bırakmaması ve ortaya koyduğu mücadele ile Galatasaray'ın son iki maçını kazanmasında büyük pay sahibiydi.


"BURAK YILMAZ" VE "BEYBLADE EMRE"

Formu yükselen oyunculardan bir diğeri ise Burak Yılmaz'dı. Ligde 63 gün sonra golle buluşan Burak Yılmaz , takımı 3-2 öne geçiren golün sahibi oldu. Maça sol çizgide başlayarak Kopenhag maçının bir tekrarını izletti.İyi niyetine şüphe yok fakat Burak Yılmaz'ın kanatta oynatılması "futbola ihanet".Gel gör ki mevcut yabancı kontenjanı ve takım şablonu bunu zorunlu hale getiriyor.Duygusal futbolcu sınıfının en bariz örneği olması bakımından Kopenhag maçında taraftarın kendisine gösterdiği destekle morallenmesi ve Kayserispor maçında attığı gol parallellik gösteriyor. Fenerbahçe maçına kadar Konyaspor ve Kopenhag maçlarında gollerine devam edeceğinden eminim.Günün bir diğer kazananı ise "Beyblade" Emre Çolak oldu. İkinci yarıda,Wesley Sneijder'in yerine oyuna dahil olan Emre Çolak , Galatasaray orta sahasına hareketlilik getirdi. Burak Yılmaz'ın attığı golde asisti yapan oyuncu olurken, kendisine yapılan faul sonucu kazanılan frikiği Drogba gole çevirdi. Eksik olan fiziksel yönlerini geliştirmesi ve son pasları daha akıllı kullanması gerektiği halen eksi yönleri.Son dakikalarda kaçırdığı pozisyon ise maçta ki tek olumsuz yönüydü.Oyuncu ıslıklayarak veya yuhalayarak hiçbir oyuncuyu takıma kazandıramayacağımızı daha önce de belirtmiştik.Bugün onlardan birini daha gördük.Türk Telekom Arena'da ki Antalyaspor maçında, sahadan yuhalamalarla ayrılan Emre Çolak, Kayserispor maçında skoru Galatasaray'a getiren golün hazırlayıcısı oldu. Futbolcuya sahip çıkmak bütün taraftarların görevi.Futbolun hatalar oyunu olduğunu da unutmamak gerekiyor. Her hatada "futbolcu asmak" gerçek taraftara yakışan bir hareket olmasa gerek...

ROBERTO MANCİNİ ETKİSİ VE "SAVUNMA" HATALARI

Kayserispor galibiyeti , Roberto Mancini ile üstüste kazanılan 3. galibiyet oldu.Geldiği günden bugüne kadar takımın kaos içerisinde ve mental olarak düşük bir halde olması ; kondisyon olarak takımın istenilen seviyede olmayışı ve Ünal Aysal-Fatih Terim savaşından fazla yara almadan başarıyla çıkması önemliydi. Özellikle hücum anlamında Kopenhag ve Kayserispor maçlarında ortaya konulan iştahlı futbol hanesine yazdırdığı önemli bir not. İlk 11'de bugüne kadar hiç oynamayan Drogba-Umut-Burak üçlüsü kendisi için bir kumardı. Kayserispor maçında bu kumardan başarıyla ayrılsa da takımın savunma anlamında kötü sinyaller verdiğini de söylememiz gerekiyor. Galatasaray'ın Kopenhag maçında yediği gol konsantrasyon kaybı olarak nitelendireceğimiz türdendi. Kayserispor maçında ise rakibe verilen pozisyon sayısının fazla oluşu,sağ bek Sabri ve sağ stoper Chedjou'nun o bölgeyi iyi kapatamaması, yapılan bireysel hatalar ve kademede yaşanılan sorunlar takımın savunma hanesindeki eksileri.Mutlaka bu hatalarda,defans hattının üst üste iki maç oynamamasının etkisi büyük. Kopenhag maçının yıldızlarından olan Ebuoe yabancı kontenjanına takılarak tribüne gönderildi.Sol bekte Dany'nin yerine, Arsenal'da bir sezon sol bek oynayan Ebuoe' nin de düşünülebileceğini hatırlatmakta fayda var.Gökhan Zan ve Hakan Balta sakatlıktan dolayı kadroda bulunmuyor.Sol bek alternatifi Riera ise Mancini tarafından düşünülmüyor.Bu sebepten Ebuoe'nin sol bekte denenmesi akıllıca bir hamle olabilir.


ŞİMDİ GALATASARAY ZAMANI !

Kayserispor maçı bir çok açıdan, sezonun "ilklerine" sahne oldu.Bunlardan bir tanesi Süper Lig'de, hükmen kazanılan Beşiktaş maçını saymazsak, ilk kez iki farklı kazanılan bir maç olması,İstanbul dışında kazanılan ilk deplasman galibiyeti olması ,Selçuk İnan'ın sezonun ilk asistine imza atması, Drogba 'nın Galatasaray kariyerinde ki ilk frikik golünü kaydetmesi, 2013-2014 sezonu içerisinde 4 golle kazanılan ilk karşılaşma olması gibi birçok "ilkler" yaşandı.Bu "ilklerin" yanında bence en önemli husus, kazanma alışkanlığının geri kazanılıyor olması. Şampiyonluk yolunda yakalanan seriler, sezonun galibini belirliyor.Bu serilerin yanında 2 senedir lige ambargo koyan, maçlara psikolojik olarak 1-0 önde başlayan Galatasaray, yaşanılan sıkıntılı süreçlerde "winner" özelliğini yitirmeye başlamıştı.Bunun önüne geçilmesi bakımından çok önemli bir 3 maçlık periyot çizildi. Karabükspor karşısında ortaya konan futbol pek tatmin etmese de kötü oynanan maçları da kazanabilmek büyük takımlar için zorunluluk.Devamında yakalanan ivme ile Kopenhag ve Kayserispor galibiyetleri takımın moralini de yukarıya taşıdı.Kara bulutların yavaş yavaş dağıldığı, tekrardan güneşin açtığı günler başlıyor.Rüyadan uyandık, gerçeklerle tanıştık! Şimdi yeni zaferler, yeni kupalar kazanma zamanı ! Şimdi Galatasaray zamanı !


23 Ekim 2013 Çarşamba

Galatasaray - Kopenhag Maç Yazısı | Daha Yeni Başlıyoruz !

"YÜKSELİYOR KAVGAMIZ OMUZLARDA" 

İlk teşekkür taraftara gelsin.Ali Sami Yen kapalısından bir demet izlediniz dün gece...Seyrantepe semalarında muhteşem bir taraftar vardı.İlk dakikadan son dakikaya kadar, takımla beraber hücuma kalkan ve takımla beraber savunmaya çekilen bir taraftar performansı izledik.Bunda Galatasaray'ın bu sezon ilk kez oynadığı kompakt ve iştahlı futbol etkiliydi.Öyle bir iştah ki, önde oynayan Drogba-Burak-Sneijder-Bruma ile rakip defansa ; Melo ve Selçuk ile Kopenhag orta sahasına sahayı dar eden bir iştah...Bu arada bu istekli oyunu en son Arena'da 3-1 kazanılan Fenerbahçe maçında izlemiştik.2011-2012 sezonu özleyenlerden birisi olarak,ortaya konan mücadeleden fazlasıyla keyif aldım.

Galatasaray - Kopenhag maçı Pegasus Tribünü

Mancini 'nin Galatasaray'a bir ivme kazandırdığı bu maçta çok net görüldü.Galatasaray bu sezon ilk defa bu kadar arzulu bir maç çıkardı. Galatasaray'ın önde baskı ve pres düşüncesinin yanında, bloklar arası yardımlaşmayı da beraberinde izledik. Bir bütün halinde oynayan Galatasaray,dosta güven düşmana korku verdi.Özellikle Ebuoe ve Bruma'lı sağ kanat, ilk yarıda Kopenhag sol kanadını otobana çevirdi. Roberto Mancini bir arada hücum edip bir arada savunma yapmayı Galatasaray'a öğretmiş görünüyor. Antrenmanlarda topun arkasına on bir kişiyle geçip, hücuma da yine tek blok olarak çıkmayı futbolculara aktarmaya çalışıyordu.Meyveleri ise yavaş yavaş topluyor. Kopenhag maçı gösterdi ki, bu oyunun üzerine koyulduğunda kolay kolay maç kaybetmeyen ve oynadığı futbolla keyif veren bir Galatasaray karşımızda olacak.

YÜKSELEN FORM DÜZEYİ

Sezon başından beri en büyük sıkıntı, formsuz oyuncuların takımda sayıca fazla olmasıydı.Geçen hafta itibariyle form düzeyini yükselten Wesley Sneijder 'i kazanan Galatasaray , Kopenhag maçı sonrasında ise Ebuoe 'yi kazandı.Yerden kalkmayan oyununu , Juventus maçında Chedjou'dan yediği ayarla bir kenara bırakan Ebuoe,ilk senesinde ki istekli oyunundan kesitler sundu.Galatasaray - Karabükspor maç yazısında takımın hücum opsiyonları ve beklerden en az bir tanesinin hücum karakteri yüksek Ebuoe veya Riera şeklinde tercih edilmesi gerektiği üzerinde durmuştuk.Dün ki Kopenhag maçı tamda bu ölçüde Ebuoe 'nin gecesi oldu.Hücum anlamında kaptığı toplarla ileriye çıkışları ve zamanında girdiği kademelerle savunmaya katkı konusunda fazlasıyla etkiliydi.Maçı iki asist ile tamamlarken , takımın sağ kanattan etkili ataklar yapmasını sağladı.Oyunun orta sahada sıkıştığı anlarda, gerekli bindirmelerle oyunun genişlemesine yardımcı oldu.

"Güzel futbolcu tekmeye kafa sokandır." Böyle öğrendik Bülent Korkmaz'dan.3 numaralı forma , yine bir cengaverin sırtında yükseldi. Galatasaray'ın "bayrak adamı" olan Felipe Melo , oyunun her iki bölümünde korkusuz mücadelesine bir yenisini daha ekledi. Futbolun sadece futbol olmadığını, taktik tahtasında yazılanların o tahtada kaldığını tekrardan hatırlattı."Büyük zaferler, yürekli komutanlarla kazanılır" sözünün vücut bulmuş haliydi.Attığı golden ziyade sahada ki mücadelesi takdiri haketti.



Semih - Chedjou uyumu ise beraber oynadıkça daha iyiye gidiyor.Yediğimiz gol konsantrasyon kaybından olsa da gole kadar çok başarılı hamlelerde bulundular. Dany 'yi ilk kez sol bek pozisyonunda izledik. Felipe Melo'nun attığı golün asistini yapmasının yanında, ilk kez oynadığı sol bekte sırıtmadı.Takımın maestrosu Selçuk İnan sonunda gerçek oyununu bizlere izletti.Sene başından beri istenileni veremese de Kopenhag maçında dümene geçti.Formunu gün geçtikçe yükselten Wesley Sneijder , bu maçta da oyunun her alanında yıldız vasfına yakışır şekilde mücadele etti.

R1 TUŞU AÇIK KALMIŞ "BURAK YILMAZ"

Gecenin asıl yıldızı Burak Yılmaz 'a ayrı bir parantez açmak gerekiyor.Bırakalım kaçırdığı golleri , gol kralı olduğu zamanda dahi sahanın her yerinde pres yapan Burak Yılmaz'ı hiç hatırlamıyorum.Sol açıkta oynadığı Kopenhag maçında, savunmaya bu kadar yardım edip yorulmadan pres yapan Burak Yılmaz 'a şahitlik ettik.45+4'de topa yaptığı baskı ve takımın onunla beraber prese devam etmesi maçın özetiydi.Burak Yılmaz yine gollerini atar ama pres ve mücadele azmini futboluna eklerse, Türk futboluna en büyük katkıyı sağlar.Daha önce de yazmıştık, sahada koşmayan ve mücadele etmeyen futbolcuya taraftar sabır göstermez.Goller bir şekilde atılır ama esas olan sahada ki ruhu kaybetmemektir.Galatasaray taraftarı kaçan gollere inat Burak Yılmaz'ı bağrına basmayı bildi.Futbolcu asmayı kendisine adet edinmiş olan seyirci kisvesine selam olsun !


19 Ekim 2013 Cumartesi

Galatasaray - Kardemir Karabükspor Maç Yazısı | "Şınaydarıynan"

Milli maç arası Galatasaray'a uzak ama bir o kadar yakın olmamızı sağladı.Geçirdiğimiz sıkıntılı süreçte ilginin farklı bir noktaya kayması takımın biraz daha sakinleşmesini getirdi.Basın, ilgiyi Milli Takım'a yoğunlaştırınca  Galatasaray'a nefes alabilecek bir zemin oluştu. Florya'da gerçekleştirilen günde "çift idman" pek alıştığımız bir tarz değil. Mancini adına , gördüğü eksikliğin üzerine gidiyor olması olumlu not.Ağzından eksik olmayan "çalışmak" ve "zaman" kelimeleri herşeyi özetliyor.Her ne kadar takımın büyük bölümü Milli Takım maçları sebebiyle bu idmanlardan yırtsa da ; fiziksel açıdan toparlanmak için atılan ilk adımlar olarak kaydedilebilir.

Galatasaray 'ın K.Karabükspor karşısında ilk onbiri.

STRATEJİK DEĞİŞİM

K.Karabükspor maçı öncesi beklentiler, Akhisar maçına oranla, daha saldırgan bir takım izleyeceğimiz yönündeydi.İlk 11'e baktığımızda Ceyhun'un "sağ iç" veya "sağ haf" pozisyonunda başlaması büyük süprizdi. Kadronun geneline baktığımızda ise defansif karakterde Semih,Chedjou,Hakan Balta,Ceyhun,Melo gibi isimlerle daha dengeli bir 11'le karşılaştık.Bu kadro yapısı ile önde baskı veya ofansif futbol hayalden öteye geçemiyor. Galatasaray'ın en büyük başarıları yakaladığı dönemlerde dahi, oyunu "dengede götürme" felsefesi hiçbir zaman Galatasaray'ın genleriyle uyuşmadı. Derwall, Mustafa Denizli, Feldkamp,Fatih Terim, Eric Gerets gibi hocalar hep "hücum" stratejisi üzerine takımlarını oluşturdular.Tek farklı karakter Lucescu oldu.2001-2002 dönemi Galatasaray kadro yapısını düşündüğümüzde ise elde ki malzemeden daha fazlasını beklemenin hayalcilik olacağını da söylemeden geçmeyelim. Galatasaray gibi büyük takımlardan en büyük beklenti, kendi liglerinde hücum anlamında fark yaratmalarıdır. Lucescu 'nun Galatasaray'ı , tam bir denge takımıyken ; istenilen ofansif oyun bir türlü oynanmadığı için camianın tepkilerine maruz kalan bir ekipti.Akıbetini ise hepimiz biliyoruz...

"Galatasaray'a Başkan olarak seçilen Özhan Canaydın , ilk iş olarak  Lucescu' nun yerine Fatih Terim'e imza attırdı."


























"HÜCUM SETLERİ VE KENAR OYUNCULARI "

Galatasaray taraftarı, beklentilerini "denge" takımına doğru yöneltmesi gerekiyor."İlk 20 dakika şok pres akabinde bulunan goller" , skor istenildiği gibi değilse 2.yarıda görülen "kaos futbolu" , "coşkulu oyun" gibi terimler artık Galatasaray'dan uzak ifadeler.Bunda başlıca etken kondisyon olabilir ama unutulmaması gereken bir hususta takımın hücum setlerinin olmayışı.Oyun ikinci bölgeye taşıdığında, takımın ne yapacağı tam bir muamma...Bu konuda hücum setlerinin olmazsa olmazı , iki kenar oyuncusudur.K.Karabükspor maçında Galatasaray'ın sağ tarafını gözünüzün önüne getirdiğinizde , Sabri-Ceyhun-Burak(zaman zaman Drogba) kombinasyonuyla neler üretebileceğini tüm Türkiye iyi bilirken , Mancini'nin yardımcısı Tugay Kerimoğlu'nun daha iyi biliyor olması lazım. Mancini'nin takımı tanımadığını K.Karabükspor maçında Ceyhun Gülselam'ı sağ iç(sağ haf) pozisyonunda oynatarak anladık."Yeni geldi , zaman lazım "sözlerine de eyvallah ! Peki Galatasaray 'ın efsanesi Tugay Kerimoğlu'nun bu konuda kendisini uyarması gerekmez miydi ? Sol tarafta ise ileriye çıkışlarıyla (!) tanınan Hakan Balta 'ya , sol iç pozisyonunda Selçuk İnan eşlik ediyor.Yine o bölgeye yakın oynayan Sneijder bu ekibi destekliyor. Galatasaray'ın işlevsel olabileceği tek yer olan sol kanatta Hakan Balta'nın muhteşem (!) hücum performansı ile üretkenliğin yerlerde gezdiğini söylememiz lazım.Sahaya dizilişde, orta sahada iki kenar adamı kullanılmadığı için kanat varyasyonları tamamen iki bekin omuzlarında. Galatasaray'ın kadrosunda bulunan iki bekte maalesef bu üretkenliği gösterebilecek düzeyde değil.Galatasaray , oyunu kanatlara doğru genişletemediği için , merkezde sıkışıp kalırken ; pozisyon üretebileceği alanı bulmak "samanlıkta iğne aramaya" eşdeğer.Attığımız ilk gole bakarsak, savunmanın göbeğini verkaçlarla delerek pozisyonu hazırladığımızı söyleyebiliriz.Bu kadro yapısında , Bruma veya Amrabat bir şekilde kendisine yer bulması gerekirken ; iki kenar bekten en az birtanesini, ofansif yönü kuvvetli olan Riera veya Ebuoe şeklinde kadroya dahil edilmesi gerekiyor.



























"ŞINAYDARIYNAN"

Hafta ortasında Türkiye'ye karşı attığı golle yıldızlaşan Sneijder , milli maç arasını iyi değerlendiren isim olurken,K.Karabükspor maçını Galatasaray'a kazandıran isim oldu. Geldiği günden bu yana performansıyla eleştrilse de bu maçla birlikte istenilen Sneijder'i izlediğimizi söyleyebiliriz.Ayrıca Wesley Sneijder' in bizim alıştığımız 10 numaralardan olmadığını farkettiğimizi düşünüyorum.Dünyada Wesley Sneijder gibi pas oyununu ve tek topu bu kadar iyi oynayan sayılı adam var.Taraftarın kendisinden beklentisi, "üç kişiyi geçip topu doksana takması" ise daha çok beklenilecek bir hadisedir.Hollanda Milli Takımı'nı Türkiye karşısında izleyenler dikkat ettiyse, 4-3-3'ün sol içinde (sol hafında) ne kadar etkili olduğunu görmüştür.Orada etkili olabilmesi için oyunun kanatlara doğru genişlemesi ve etrafında pas atabileceği boş oyuncular olması gerekiyor. Attığımız ilk golde Drogba ile girdiği duvar pası kendi oyun zekasını gösterirken, ikinci golde ise ceza yayı çevresinde attığı şutlarla "Sniper" etkisi yarattığını yineleyelim. Daha önce ki maçlarda , kenarlardan kullanılan serbest vuruşları Selçuk İnan'ın içeri ortaladığını görüyorduk.K.Karabük maçında Sneijder'in , altı pasa etkili iki duran top kullandığını da hatırlatalım. Sorumluluktan kaçmayan Sneijder'in ,gerektiği zamanlarda sahne alarak Galatasaray'a kazandıracağı daha çok maç var.



7 Ekim 2013 Pazartesi

Transfer | Kurumsal Zihniyetin Son Kurbanı "Oğulcan Çağlayan"

Oğulcan Çağlayan Gaziantepspor'da

Türk futbolunun gelecek vaadeden yeteneği Oğulcan Çağlayan , Gaziantepspor ile 3+1 yıllık sözleşme imzaladı.Oğulcan 2007 yılında Bahçelerüstü Spor Kulübü'nde başlayan futbol yaşantısına , sırasıyla Ankaraspor, Bursa Merinosspor, Bursaspor ile devam ettikten sonra sezon başında Fatih Terim' in ısrarı sonucu Galatasaray alt yapısına kazandırıldı.Transfer süreci ise çok zorlu geçmişti. Bursaspor , Oğulcan Çağlayan transferinin etik olmadığı yönünde bir basın açıklaması ile fitili ateşlemişti.Daha sonra oyuncunun menejeri Togutay Yarar , "18 yaşından küçük bir oyuncunun ailesinin ikamet ettiği şehirde oynayabilir" şeklinde bir kural olduğunu ve bu kuralın eski TFF başkanlarından rahmetli Hasan Doğan zamanında değiştiğini iletmişti.Ayrıca "Bursaspor' un bu transfere izin vermediği için Ocak ayına kadar , Oğulcan'ın Galatasaray forması giymesinin imkansız olduğunu" da eklemişti.

Bu kadar zorlu geçen bir transfer hikayesinde mutlu sona ulaşılmasına rağmen; Galatasaray'da kurumsal zihniyetin eseri olarak Oğulcan Çağlayan elden kaçtı.Sebep olarak ise 500 bin TL' lik yetiştirme ücretinin Bursaspor'a ödenmemiş olması , Gaziantepspor'un oyuncuya gösterdiği yakın ilgi ve Togutay Yarar'ın oyuncusunu pazarlama stratejisi göz önünde bulundurulabilir.



Galatasaray'da Altyapı Hamleleri

Galatasaray alt yapısında geçtiğimiz senelere nazaran , gelecek vaadeden isimlerin olmayışı ; sezon öncesinde oyuncu taramalarının yoğunlaştırılmasına sebep olmuştu. Bu kapsamda İstanbul Büyükşehir Belediyespor' dan alınan İbrahim Demirbağ ve Auxerre U19 takımından İbrahim Coşkun altyapıya kazandırılmıştı. Bu isimlerin son halkası ve parlayan yıldızı Oğulcan Çağlayan olmuştu. Kuşkusuz altyapıya gereken önemin verildiği bu dönemde , böyle bir kaybın yaşanmaması gerekiyordu. Oğulcan Çağlayan, Bursaspor altyapısında 2 sezonda attığı 70 gol , milli takımlar alt yaş kategorilerinde çıktığı 16 maçta kaydettiği 10 gol ve 1 asist gibi muazzam istatistiklere sahipti.





Kurumsal Zihniyet

"Kurumsallaşan" Galatasaray'ın , yerli rotasyonunda sıkıntılar yaşanırken ; altyapıya katılan böyle değerli bir yeteneği bu kadar kolay kaybetmesi kabul edilebilir bir olay değil. Oğulcan , 5 sene sonra Türkiye'nin parlayan yeteneği olarak gündeme oturduğunda , bu olayın failleri bu kayıp yüzünden Galatasaray tarihinde yerlerini alacaktır.Kurumsal zihniyet bu tarz altyapı hamlelerine önem vermek yerine devre arasında takıma katacakları "çilek" transferleri ile taraftarın gözünü boyamaya çalışacaklardır.Son olarak "sporun beşiği " Galatasaray'ın bugünlere çileklerle değil , kendi ocağından yetiştirdiği Bülent Korkmaz, Okan Buruk , Arda Turan gibi yeteneklerle geldiği unutulmamalıdır.


6 Ekim 2013 Pazar

Akhisar Belediyespor - Galatasaray Maç Yazısı | Bu Son Olsun !

Hafta içinde Juventus'tan istediğini alan Galatasaray , Juventus maçı sonrası Akhisar Belediyespor'a konuk oldu. Galatasaray'ın başında ilk lig maçına çıkan Roberto Mancini için zorlu bir sınav oldu.Skordan daha önemli olan bir konu vardı. Galatasaray'ın sahaya nasıl dizildiği ve sahada neler yapabileceğiydi. Juventus maçında orta sahada oynayan 4 oyuncu bugün ilk 11 'de değildi.Kadro olarak ciddi bir farklılaşma ile Akhisar karşısına çıktık.2 senedir orta sahanın yükünü sırtlayan Melo ve Selçuk'tan yoksun Galatasaray'da, takımı ileriye taşıyan tek isim olan Bruma'da yedek kulübesindeydi.Kadro bu şekilde farklılık gösterirken, birde oyun olarak isteksiz ve mücadele gücü düşük bir Galatasaray ile karşılaştık.34. ve 56. dakikalarda Niasse 'nin iki golüne , Drogba ile 67. dakikada cevap versek de skoru çevirmeyi başaramadık.

Maç boyu çok etkisiz bir Galatasaray izledik.Galatasaray adına ilk ciddi atak, 49.dakika içerisinde Ebuoe'nin sağ kanattan içeriye girmesi oldu.İlk tehlikeli pozisyon ise Drogba'nın çabalarıyla 52.dakikada geldi.Oyunun hiçbir evresinde rakip üzerinde istenilen baskıyı kuramadık.7.haftaya kadar oynadığımız deplasman maçlarında , zaman zaman bu baskıyı oluşturabiliyorduk. Ön alanda baskıyı kurabilmek için en önemli unsur ileride topu tutabilmektir.Yine orta sahanın dönen topları alarak, tekrardan ileriye servis etmesi gerekirken, Sabri-Ceyhun-Yekta-Sneijder bu görevden oldukça uzak kaldı.

Akhisar - Galatasaray Maçı ilk 11 (diziliş maç esnasında değişiklik göstermiştir.)


"Bu Forma Kutsaldır , Nasip Olmaz Herkese"

Sezon başından beri en önemli sorunumuz, koşu mesafeleri...Bu öyle bir hal aldı ki , bütün rakipler Galatasaray'dan fazla koşuyor. Real Madrid ile Arena'da oynarken katedilen mesafede gerideyiz, Juventus ile İtalya'da oynarken yine gerideyiz hatta Akhisar ile oynarken yine gerideyiz. Bizim iki senedir en önemli kozumuz takımın fizik olarak iyi durumda olmasıydı. Scott Piri bu konuda takıma çok fazla şey kattı.Bu sene başı yine aynı kamp programı çerçevesinde , aynı teknik kadro ile sezona hazırlanıldı.Buraya kadar herşey doğru gözükse de sezon açılınca bu acı gerçek ile karşılaşmak pek güzel olmadı. Galatasaray rakip ayırt ediyor desek "Real Madrid'i küçümsüyor da mı koşmuyor ? " demek lazım.Ligin 7. haftasında puan olarak geriye düşmüşsün , en yakın rakibin derbi oynayacak , buna rağmen sahada gezineceksin ! Bu kadar kolay değil !Rakibin kim olduğuna bakmıyoruz artık.Sahada canını dişine takıp , terini son damlasına kadar akıtacak futbolculara ihtiyacımız var.Sahada basmadık yer bırakmayan Johan Elmander bu takımdan kiralık gönderildi.Neden ? Yetenek olarak bu kadrodan çok mu düşüktü ? Fatih Terim'in meşhur bir vecizesi vardır "savunma ileriden başlar" diye.Hakan Şükür'ü savunmanın başlangıç noktası belirlemişti. Efsane kadro o şekilde oluşmuştu. Galatasaray 'da tepeden tırnağa kimse koşmuyor. Beşiktaş'ın yıldızı Manuel Fernandes , Galatasaray'da en çok koşan oyuncudan fazla koşuyor ise burada oturup düşünmemiz gerekiyor.Bu konuda takımın yeni kondisyoneri Ivan Carminati'ye büyük iş düşüyor.Eğer bu sorunu halledemezsek sezonun geri kalan 27 haftasında kabus dolu günler görebiliriz.Taraftar yaşanılan herşeyi sineye çeker ama sahada koşmayan , mücadele etmeyen adamı da gerektiği şekilde "tefe" koymasını da iyi bilir.Herkes üzerinde taşıdığı parçalı formanın hakkını vermek zorunda.

Akhisar-Galatasaray maçı , Galatasaray koşu mesafeleri



Roberto Mancini maç sonrası "takıma 1 aylık bir süre" verilmesini istedi.Daha attığı imza kurumamışken Juventus ve Akhisar deplasmanıyla karşılaştı.Öyle veya böyle bu iki maçı atlattı.Şimdi takımın eksiklerini az çok görmüştür.En başta fiziksel eksikliğin giderilmesi gerektiğini yukarıda belirttik.Bir diğer hususta Galatasaray'ın hücum varyasyonlarının olmayışı. Roberto Mancini takımın başında çıktığı tüm antrenmanlarda pozisyon bilgisi ve alan savunması üzerinde durarak savunmada ki sıkıntıları çözmeye çalışıyor.Şampiyonlar Ligi için bu elzem bir durum iken Süper Lig'de Galatasaray'ın savunmayla maç kazanamayacağını da öğrenmesi gerekiyor.Akhisar maçında alan savunması için bütün takım topun arkasına geçti.Pozisyon yerleşimi gayet güzel ancak duran toptan golü yedikten sonra herhangi bir reaksiyon gösteremedik. Galatasaray'ın tek hücum varyasyonu "Drogba'ya şişirilen toplar"dan öteye geçemedi.Bu uzun bir süredir bu şekilde gidiyor.Takımda ki tüm oyuncular kafayı kaldırıp direk "Drogba'ya göndereyim" derdinde.Bir  dönem "Burak Yılmaz'a atılan uzun toplar" gibi şimdi de "Drogba'ya şişirilen toplar" olarak yeni bir sorunumuz var. Galatasaray'ın gerektiği şekilde hücum yerleşimi ve atak organizasyonlarında çeşitliliğe şiddetle ihtiyacı var. Roberto Mancini  milli maçlardan dolayı verilecek arada , takıma ivme kazandıracağı çalışmalara vakit kaybetmeden başlamalı.İstediği 1 aylık süre kendisine tanınacak olsa da puan kayıplarının artık önüne geçilmeli ve istenilen Galatasaray , taraftarlara sunulmalıdır.

Wesley Sneijder - Burak Yılmaz ve Değişen Formasyon 

Sezon öncesi kampının yıldızı meşhur "çilek" Wesley Sneijder yine yokları oynadı.Bu sezon Gaziantep maçı haricinde sahada istenileni bir türlü veremeyen yıldız oyuncu artık üzerinde taşıdığı formanın hakkını vermeye başlasa iyi olacak. Galatasaray'ın 2011-2012 senesinde oynadığı klasik 4-4-2 sistemi "Sneijder sevdasına"  çöpe atılırken , kendisine yer açabilmek için Fatih Terim döneminde 4-3-1-2 , Mancini döneminde 4-2-3-1 (zaman zaman 4-4-1-1) formasyonlarına dönüş yaptık.Takımın evrildiği bu dönemler içerisinde hala klasik   4-4-2 düzenini aradığımız çok bariz.Merkez orta saha orjinli 4 oyuncu ile neler yapılabileceğini Fatih Terim çok güzel izletmişti.Eğer Sneijder'den istenilen katkı alınamazsa fazla ısrar etmenin bir mantığı kalmıyor. Takımın fizik durumu yukarı çıktıktan sonra formasyonda değişiklikler olabilir. Devre arasında da gerekli "neşter operasyonu" yakın gözüküyor.

Burak Yılmaz bu maçta gerekli performansı gösteremese de , 4-2-3-1 'in sol kanadında kendisinden ne umduğumuzu veya ne beklediğimizi çok merak ediyorum.Burak Yılmaz'ın adam eksiltme yeteneği yok , çizgiye inip orta açma olayı zaten yok , defansa gelip rakip takımın bekini takip etmek gibi bir vasfı hiçbir zaman olmadı.İleride baskıya zaman zaman destek verir hepsi bu kadar.Bunu kenarda ki Taffarel 'de , Tugay Kerimoğlu 'da çok iyi biliyor.Peki Burak Yılmaz sol kanatta ne arıyor ? Takımda "Sneijder 'e yer arama" derdine bir de "Burak Yılmaz'a yer arama" derdi eklenmiş durumda. 20. dakika sonrası 4-4-2 'ye dönen Galatasaray formasyonu içerisinde Burak Yılmaz'ın durumu tamamen içler acısıydı.Rakip kaleye en yakın futbolcu olup , ofsayta düşmek için kendisini heba etti durdu.Ofsayta düşmesinden ziyade oyunun içinde olmaması ve "ileride top bekleyen santrafor yalnızlığı " gerçekten çok üzücüydü.Takım kendisine topu taşıyamazken kendisi de geriye bir adım atıp , takıma yardım etmeyi hiç düşündü mü ? Goller kaçar önemli değil.Ancak sahada gezinmek ne demektir ? Herşeye rağmen Burak Yılmaz takımın en önemli gol ayağıdır.Galatasaray'a katacağı çok şey , atacağı daha çok gol vardır.Bugünleri en yakın zamanda atlatacaktır.

Galatasaray kendisine bir çıkış yolu bulacaktır.Sahada birbiri için mücadele eden 11 aslan yürekli futbolcuya ihtiyacımız var.Onun için en başta gerekli "amatör ruha" ihtiyacımız var.Son söz " Umut Bulut 'a yazık edecekler matmazel !"


2 Ekim 2013 Çarşamba

Juventus - Galatasaray Maç Yazısı | Tükenmez Umut'um,Varsa Sarı Kırmızı Formasında

Real Madrid maçında yaşanılan hezimet sonrası , gördüğümüz rüyanın bittiğini yazmıştık.Rüya kabusa döndükten sonra , gerçek Galatasaray efsanesi Fatih Terim'i kaybettik.İmparator'un yerine bir dünya markası Roberto Mancini takımın başına getirildi.2 haftada yaşadığımız kaosun şaşkınlığını üzerimizden atmaya çalışırken, Torino deplasmanı geldi.


Mancini yönetiminde ilk maçımıza Juventus karşısında çıktık.Fatih Terim döneminde alıştığımız 4-3-1-2 'nin yerine 4-4-1-1  formasyonu ile oyuna başladık.Mancini'nin, beklendiği üzere daha defansif bir oyun planı çıkardığını söyleyebiliriz.Fatih Terim döneminde yaptığımız önde baskı yerine; Juventus hücumlarında, yarı alanımızda oyunu daraltmaya çalışan, bloklar arası mesafeyi minimuma indirip, kazandığı toplarla  Bruma ve Drogba'yı topla buluşturmaya çalışan bir Galatasaray vardı.Drogba'nın golüne kadar orta sahada ayağa iyi pas yaptık.Gerektiğinde oyunu iyi soğutup ileriye daha dengeli çıkışlarla gol aradık.Chedjou 'nun 36. dakikada uzun pasında, Drogba savunmanın hatasından faydalanarak Galatasaray'ı Torino'da öne geçiren golü attı.

Drogba 'dan "Metin Oktay" selamı 


Juventus, Pirlo'nun önderliğinde oyuna hükmeden bir takım.Oyunun yönünü hızlı bir şekilde değiştirip, kanatlarda Asamoah ve Lichtsteiner'i topla buluşturduktan sonra Vucinic ve Tevez'e etkili ortalarla gol aradılar.Orta sahada Vidal ve Pogba, oyunun her iki yönünü de iyi oynayan orta saha oyuncuları.Kabul etmek gerekir ki Galatasaray'ın bu savunma hattı ile ilk yarıda çok net pozisyon vermeden , sadece alan daraltarak oyunu dengede götürmesi çok önemliydi.1-0 'dan sonra artan Juventus baskısına Chedjou ve Semih'in sakatlanmasıyla oyuna dahil olan Gökhan Zan ile karşı koyduk.Pirlo'nun, kanatlarda Asamoah ve Lichtsteiner 'i topla buluşturmak için attığı 30 metrelik paslara fazla boşluk vermeden iyi karşı koyduk. Ters toplara, kanatlardan Riera ve Bruma ile zamanında yardım getirmemiz ve Melo-Selçuk ile kademeyi oluşturmamız çok önemliydi. Roberto Mancini , Juventus' un etkili yönlerini takıma iyi anlatmış.İlk yarıda oyuncular savunma anlamında güzel sinyaller verdi.

Galatasaray, ikinci yarının başlama düdüğüyle beraber tamamen kendi yarı sahasında oyunu kabul etti.11 kişi topun arkasına geçerek , Juventus'a boş alan bırakmamak ilk öncelikti.Galatasaray, Sneijder'den bu maçtada gerekli verimi alamazken,Pirlo ikinci yarıda da oyuna hükmetmeye devam etti.Galatasaray adına bekleneni veremeyen iki isimden Riera ve Sneijder'in yerlerine Amrabat(60.dk) ve Umut Bulut(73.dk) dahil oldu.Roberto Mancini, kontra ataklar yakalanabileceği düşüncesiyle Amrabat'ı oyuna alsa da istenilen olmazken;Umut Bulut hamlesi ile Pirlo'nun rahat pas yapmasının önüne kısmende olsa geçildi.Umut Bulut'un pres gücü ile Pirlo etkinliğine önlem alınırken,tamamen uzun topa dönen Galatasaray'a hava hakimiyeti kazandırma stratejisi yerinde bir karar oldu.

77.dakikanın içerisinde Amrabat'ın yaptığı müdahale sonrası hakem Viktor Kassai , penaltı noktasını gösterdi.Maç boyu ikili mücadelelerde ki sertliğe prim tanıyan ve bütün takdir haklarını Juventus lehine kullanan Kassai, Amrabat'ın müdahelesine penaltı yorumunda bulundu.Vidal'in kullandığı penaltı ile skora 1-1 'lik eşitlik gelirken , Juventus baskısı daha da arttı.Galatasaray savunması Juventus ataklarına direnmeye çalışırken 87. dakikada Pirlo'nun ortasında Quagliarella skoru 2-1 'e getirdi.Maç artık bitti derken,yine Drogba'ya gönderilen uzun topun Umut Bulut'a inmesiyle skor 2-2 'ye geldi.Böylelikle çok büyük sıkıntılar ile çıktığımız Juventus müsabakasından 1 puanı hanemize yazdırarak İstanbul'a döndük.

"Tükenmez Umut'um , varsa sarı kırmızı formasında"


Torino'dan kazanılan 1 puana birçoğumuz üzülsek de Kassai gibi bir faciaya rağmen kaybetmediğimize sevinmeliyiz. Ofansif olarak çok iyi şeyler yapamasak da takım savunması adına olumlu sinyaller verdik. Muslera her zamanki gibi muhteşemdi. Chedjou bugüne kadar en iyi performansını sergiledi.Ayrıca Ebuoe'nin yerden kalkmayan tavırlarına isyan etmesi maçın en önemli karesiydi.Yerden kalkmayan futbolcu profilinden ne zaman kurtulacağını çok merak ediyoruz.Futbolun bir erkek oyunu olduğunu ve her pozisyonda yere serilerek takıma kaybettirdiği puanları hatırlamasını kendisine öneriyorum.Semih Kaya'nın sakatlığı sonrası oyuna dahil olan Gökhan Zan, yine gerçek bir profesyonellik örneğiyle, kendisini nasıl hazır tuttuğunu tüm Galatasaraylılara gösterdi. Bruma ofansif olarak bekleneni veremese de takım savunmasına katkısıyla takdiri haketti.

Galatasaray adına maçın en önemli oyuncusu tartışmasız Drogba olurken, 1 gol ve 1 asist ile #ÇareDrogba lakabının hakkını verdi. Galatasaray'a kattıklarıyla gerçekten büyük bir teşekkürü hakediyor. Yazının başlığında vurguladığımız "tükenmez Umut'um varsa sarı kırmızı formasında" bestesinde ki umudumuz olan Umut Bulut'a ayrı bir parantez açmak gerekiyor.Kendisine ne zaman ihtiyaç duysak yedekten gelip görevini layıkıyla yapıyor. Galatasaray'ın bugün kazandığı 1 puanı getiren golü attı.Oyuna girdikten sonra Pirlo'ya yaptığı baskıyla etkinliğini azalttı. Sorunsuz ve gerçek bir profesyonel olarak davranan Umut Bulut, bu gecenin kazananı oldu.

Önümüzde ki Kopenhag maçlarından çıkarabileceğimiz 6 puan , Şampiyonlar Ligi'nde yolumuza devam edebilmek için çok önemli. Torino deplasmanından alınan 1 puanın anlam kazanabilmesi için Kopenhag'ı iki maçta da kayıpsız geçmeliyiz. Juventus ile Arena'da son maçı oynayacağımızı da unutmayalım.Skor 2-1 olunca sevinmeye kalkan densizlere "Galatasaray, bitti demeden bitmez ! "