Turnuvanın ilk maçında yönetimden hiç kimse yoktu mesela. Taraftar desen 5-10 kişiden ibaretti.
Yönetim sezon başında bütçe olarak ufalmaya gitmişti.
Taraftar desen, önce ki senelerden gelen hayal kırıklığıyla İpekçi'nin parkelerinde yalnız bırakmıştı sizi.
Avrupa kupalarında Türkiye'ye ilk başarıyı getiren Galatasaray'da, şubenin kapatılma ihtimalleri dahi konuşulur olmuştu.
Unutmuşlardı Galatasaray'ın bir SPOR kulübü olduğunu...
1998-1999 sezonunda Derya Özyer, Andrea Stinson, Çelen Kılınç, Korana Zanza, Handan Özbek, Wendy Palmer, Jankovska, Nihan Anaz ve Aycan Yeniley ile Avrupa 3.lüğünü yaşayan kadronun başında yine Ekrem Memnun vardı. Aradan 15 yıl geçmiş, dönemin kaptanı Derya Özyer yardımcı antrenör olmuştu. Derya Özyer kendi jenerasyonunda Türkiye'nin en yetenekli oyuncusuydu. Çelen Kılınç ile beraber Türkiye Ligi'ne ambargo koyan kadronun iskeletini oluşturmuşlardı. 1999'da 3.lük ile yetinen Derya Özyer, dün akşam yardımcı antrenör olarak Avrupa'nın en büyük kupasına uzandı.
Işıl Alben, Ceyhun Yıldızoğlu döneminde kaybedilen şampiyonluklarda hep baş sorumlu olarak gösterildi. Hiç hak etmediği ithamlara maruz kaldı. Ancak Ekrem Memnun'un yönetiminde o da küllerinden doğdu. Sayı atmadığı zaman asist, asist yapmadığı zamanlarda kısacık boyuyla topladığı ribaundlarla takıma katkı verdi. Oyunu hep kontrol etti. Direksiyonda usta bir pilot, takım içerisinde gerçek bir liderdi artık. Turnuva boyunca her maç daha fazla büyüdü. En kritik yerde Ekaterinburg'u dize getirirken üçlüğü gönderdi. Son iki dakikada 2 hücum ribaundu ile oyunda tuttu Galatasaray'ı... Fenerbahçe maçında da yine herkesi büyüledi. Elini soktuğu her topu çekti aldı. Tepeden ikili oyunları ve sinsice çekip aldığı ribaundlarıyla bir hayali gerçekleştirdi. Turnuva öncesi Dinamo Kursk ile anlaştığı iddiaları çıkmıştı. Zaman ne gösterir bilinmez ama Işıl Alben'in takımda kalması şart.
Ve baş antrenör Ekrem Memnun... Galatasaray'a iki yıl içerisinde büyük bir kimlik kazandırdı. Geçen sezon Fowles ve Ann Wauters gibi oyuncularla pek yıldızı barışmadı. İstediği kimliği oturtabilmek için Euroleague'de çaylak sezonunu geçiren Kelsey Bone'u kadroya kattı. Sancho ve Alba Torrens ile "yola devam" dedi. Türkiye Ligi'nin sayı kraliçesi Shavonte Zelluos hamlesi ile skorer oyuncu eksikliğini giderdi. Kadro yapısı ile savunmayı ön planda tutan, tepede ikili oyunları iyi oynayan, forvetlerden Alba ve Zelluos ile dış atışları değerlendiren bir takım ortaya çıktı. Takım içi liderliğini de Işıl Alben'e veren Ekrem Memnun, izlemesi keyif veren bir takımın temellerini attı.
Özellikle turnuva genelinde uyguladığı alan savunmasıyla Ekaterinburg'u sahadan sildi. Final maçında ise aynı akıbeti Fenerbahçe'ye yaşattı. Baskılı alan savunması rakiplerin korkulu rüyası olurken, kapılan toplarda cezayı Zelluos ile kesti. Ekaterinburg maçının kahramanı Alba Torrens'in, Fenerbahçe maçında etkisiz kalması, takım içerisinde farklı isimleri ön plana çıkardı. Özellikle sakat sakat oynayan Sancho Lyttle ve Nevriye Yılmaz'ın yüksek posttan bulduğu sayılar nefes aldırdı. Maçın asıl kahramanı olan Şebnem Kimyacıoğlu'nu da unutmamak lazım. Üst üste bulduğu iki üçlük, kupayı Galatasaray'a getirdi.
Yine Ceyhun Yıldızoğlu dönemini hatırlarsak, savunma yapmayı sevmeyen bir takımdık. Hücumda ise takımın skor yükünü çeken Diana Taurasi'nin eline bırakılan topları ve kaderine terk edilmiş Galatasaray hücumlarını anımsarız. Ekrem Memnun iki sene içerisinde öncelikle bu sorunları çözdü. Savunmadan beslenen bir takımın, hücum performansı parlayınca makine gibi işleyen bir takım çıktı ortaya. Sahada iç-dış dengesini iyi oturtan Galatasaray, top paylaşımını da muazzam yapınca bu başarı kaçınılmaz oldu.
Sırada senelerdir hasretini çektiğimiz Türkiye Ligi var. Şuanda ki motivasyonla ligi de kazanacağımıza kesin gözüyle bakıyorum. En son şampiyonluğumuzun 1999-2000 senesinde olduğunu da hatırlatalım. Bu sene kazanılacak şampiyonluk, bayan basketbolunda Yenilmez Armada'nın tekrardan doğuşunu müjdeleyecektir. Biz yeter ki bu takıma inanmaya devam edelim !
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder