28 Kasım 2013 Perşembe

Real Madrid - Galatasaray Maç Yazısı | Ne Zaman Adam Oluruz ?

Real Madrid 'e 4-1 kaybedilen maçın arkasından tekniğe, taktiğe, analize,kritiğe gerek yok.Sezon başından beri yaşanılan süreç ortada.Galatasaray'da sorulacak soru basit ! Ne zaman adam oluruz ?

Ne zaman adam oluruz ?
-Terimspor'u ve Aysalspor'u bırakıp Galatasaray'ı tuttuğumuz zaman.

Ne zaman adam oluruz ?
-Bülent Tulun isimli mikseri takımdan uzak tuttuğumuz zaman.

Ne zaman adam oluruz ?
-Oyunu kuralına göre oynayıp,kadro yapılanmasını 6+0+4'e göre oluşturduğumuz zaman.(Seneye 5+0+3 olacaktır.)

Ne zaman adam oluruz ?
-Ülkede ki futbol ortamını bilen Sportif Direktör'le anlaştığımız zaman.

Ne zaman adam oluruz ?
-Mancini' ye sabretmeyi öğrendiğimiz zaman.

Ne zaman adam oluruz ?
-Yabancı transferini, ihtiyaç duyulan mevkiye yaptığımız zaman.

Ne zaman adam oluruz ?
-Çilek peşinde koşmayı bıraktığımız zaman.

Ne zaman adam oluruz ?
-Takımın yaş ortalamasını düşürdüğümüz zaman.

Ne zaman adam oluruz ?
-Devre arasında neşteri vurduğumuz zaman.

Ne zaman adam oluruz ?
-Devre arasında başarıya aç futbolcuları kadroya katabildiğimiz zaman.

Ne zaman adam oluruz ?
-2 hafta öncesinden, mağlubiyeti kabullenmediğimiz zaman.

Ne zaman adam oluruz ?
-Kulübü kurumsallaştırıp, takım ruhunu "kurumsallaştırmadığımız" zaman.

Ne zaman adam oluruz ?
-Geçmişte yaşanılan başarıları veya başarısızlıkları geçmişte bırakıp, geleceğe baktığımız zaman.

Ne zaman adam oluruz ?
-Mental olarak kuvvetlenip gol yedikten sonra oyundan düşmediğimiz zaman.

Ne zaman adam oluruz ?
-Fizik olarak kuvvetlendiğimiz zaman.

Ne zaman adam oluruz ?
-Defans yapmayı öğrendiğimiz zaman.

Ne zaman adam oluruz ?
-Sahada prim odaklı değil savaş odaklı oynadığımız zaman..

Ne zaman adam oluruz ?
-2 yıldır almadık kupa bırakmayan futbolcuları, bir anda hedef tahtasına koymadığımız zaman.

Ne zaman adam oluruz ?
-Basında ki akbabaların gazına gelmediğimiz zaman.

Ne zaman adam oluruz ?
-Üzerimize oynanan oyunları görüp daha fazla kenetlendiğimiz zaman.

Ne zaman adam oluruz ?
-"Aslolan Galatasaray'dır" sözünü yalnızca duvarlara değil, beynimize ve kalbimize yazdığımız zaman.

Ne zaman adam oluruz ?
-En ufak hatada futbolcu ıslıklamayı bıraktığımız zaman.

Ne zaman adam oluruz ?
-Galatasaray'ın genleriyle oynayıp "Galatasaray bir his takımıdır" sözünü değersizleştirmediğimiz zaman.

Gerisini tamamlamak yönetime,Mancini'ye ve futbolculara kalmış.Bize düşen her koşulda takımı desteklemek. En kötü gün bugünse; şimdi daha yüksek sesle Galatasaray ! 



24 Kasım 2013 Pazar

Galatasaray - Sivasspor Maç Yazısı | Arena Meydan Muharebesi

ARENA MEYDAN MUHAREBESİ


Süper Lig'in 12.haftasında, zirveyle arada ki 9 puanı kapatabilmek için kazanılması gereken bir mücadeleye çıktık.İlk olarak konuk takımdan başlayalım. Kasımpaşa ile beraber ligin flaş ekiplerinden olan Sivasspor, R.Carlos ile kanatları etkin kullanan, hücumu ilk planda düşünen bir takım. Djebbour ve Chahechouhe' nun forvet hattında ki hareketliliğine, sağ bek Cicinho' nun etkili bindirmeleri eklenince lig sıralamasında ki yerlerinin tesadüf olmadığı bir kez daha görüldü.


Gelelim Galatasaray'a...Sivasspor karşısına hem hücum hem savunma yapabilecek bir 11'le çıktık.Asıl süpriz ise maça 3-4-3 'le başlayıp 10.dakikadan sonra 4-4-2 'ye geçilmesi oldu. Real Madrid maçının provası olarak yorumlayabileceğimiz 3'lü savunma kurgusunu, Ebuoe ve Riera ile destekleme düşüncesi  çok fazla sonuç vermedi.Bu sistemle geçilen ilk 10 dakikada, oyun üstünlüğünün bir türlü ele alınamaması sistemin 4-4-2'ye geçişini mecbur bıraktı. Formasyonun değişmesiyle takım yapısı defansta Dany-Gökhan-Chedjou-Riera , orta sahada Ebuoe-Selçuk-Melo-Aydın Yılmaz ileride ise Burak-Umut şeklinde oldu. Maça başlayan 11'e baktığımızda , Roberto Mancini 'nin dersine iyi çalıştığını söyleyebiliriz. Sivasspor 'un kanat etkinliğini durdurabilmek için Aydın ve Ebuoe hamleleri yerinde bir karardı. Ayrıca haftalardır yaptığı "ihanetten" de vazgeçerek Burak Yılmaz'ı asıl mevkisine yani forvete çekmesi olumlu.3-4-3 'ün verdiği acemilikle, atılan ilk gole kadar oyunda pek varlık gösterdiğimiz söylenemez.İlk 10 dakikada oyunu yönlendiren ve hücumda efektif bir görüntü çizen Sivasspor vardı.Galatasaray,4-4-2'ye döndükten sonra oyun dengelendi.Maçın kilidi ise Sivasspor'un oyunu önde oynama düşüncesiyle defansının arkasında geniş alanlar bırakması oldu.Selçuk İnan'ın pasıyla, defans arkasına alıştığımız koşularından birisini yapan Burak Yılmaz, 13.dakikada dalya diyerek bu fırsatı iyi değerlendirdi.

Galatasaray'ın kanayan yarası olan defans hattı, Sivasspor maçında yine hortladı.Altı dakika içerisinde iki sarı kartla oyundan atılan Dany, takımı 10 kişi bıraktı.Devre arasında gönderilecekler listesine en başta isminin yazılması gerekiyor.Transfer dönemi açıldığında üçe beşe bakmadan satılmalı.Eksik oynayan Galatasaray,sağ tarafı Ebuoe-Umut Bulut ile kapatırken bu seferde sol taraftan açık verdi.Maç boyunca hücumda iyi savunmada vasat oynayan Riera, adamını kaçırınca Djebbour jeneriklik bir gole imza attı.Skor 1-1'e geldikten sonra "Allah'ını seven üzerime sol bek atsın" diyecek hale geldik. Gönderilecekler listesine, yüksek maaşı ve yabancı kontenjanı sebebiyle Riera'yı da ekleyebiliriz.

Galatasaray, 1-1'in sonrasında daha fazla risk alarak oynamaya başladı.36.dakikada Cicinho'nun elle müdahalesi sonrasında kazanılan penaltıyı, maçın kahramanlarından olan Selçuk İnan'la gole çevirdi. 
39.dakikada Burak Yılmaz'ı düşüren Ümit Kurt ikinci sarı karttan kırmızıyı görürken ilk devre 2-1'le tamamlandı.İkinci yarıda Galatasaray oyunu dengede götürüp kontra ataklarla Burak Yılmaz'ı topla buluşturmaya çalıştı. Bunlardan bir tanesinde Aydın'ın pasına ceza sahası içerisinde iyi vuran Burak Yılmaz bu sefer direği geçemedi. Maçın son dakikalarında ise kartlar yine havada uçuştu.82.dakikada oyuna dahil olan Drogba, önce Manuel da Costa'yı daha sonra Cicinho'yu sahanın dışına,kazanılan penaltıyı da tribüne  gönderdi. Ligin zirvesinden kopmamak ve R.Madrid maçı öncesi moral kazanabilmek için kritik bir 3 puan kazanıldı.




Roberto Mancini'nin oyun planında yarattığı farklılık, Selçuk İnan ve Felipe Melo'nun performanslarını da arttırdı.Oyunun her iki yönünü de iyi oynayan bu ikili, Galatasaray'ı orta sahada ayakta tutan isimlerdi. Felipe Melo, geçtiğimiz yıla sezon başı kampı geçirmediği için formsuz başlamıştı.Sezonun devamında kendisini bulmuş ve takımın şampiyonluğa ulaşmasında ki baş aktörlerden birisi olmuştu. Bu sezon ise sezonun en iyi oyuncusu olarak Felipe Melo'yu gösterebiliriz. Her maç aynı ciddiyet ve istikrarla mücadele ediyor. Sivasspor maçında savunmaya verdiği katkının yanı sıra hücumda ki isabetli pas oranıyla muhteşem bir oyun sergiledi.Sene başından beri istenileni veremeyen Selçuk İnanSivasspor maçında dizginleri tekrardan ele aldığını gösterdi.Oyun içerisinde sorumluluğu arttıkça, liderlik vasıflarını da sergileme fırsatı buluyor.Oyunu yönlendirmesi ve takımın denge unsuru olması bakımından, Selçuk İnan'ın form durumu Galatasaray'ın kaderine direk etki ediyor. Hücumda ve savunmada özverili mücadelesiyle hem oynadığı oyundan zevk alıyor hemde izleyenlere keyif veriyor.Dinlendirilen Drogba'nın yerine sahada olan Umut Bulut, Galatasaray'ın 10 kişi kalmasından sonra sol kanatta görev aldı. Bu bölümde Sivasspor' un etkili sağ beki Cicinho'yu ilk karşılayan isim olurken, savunmada Riera'nın kademelerinde yine Umut Bulut'u izledik.Hücumda yaptığı pres ve kafa toplarında ki etkinliğiyle, sahaya ruhunu koyan, gerçek bir profesyonel olduğunu tekrar kanıtladı.Yedek kaldığı zamanlarda sorun çıkartmayıp, oynadığı zamanlarda da takıma maksimum katkıyı vermeye çalışıyor.

 "BİZ BİR AİLEYİZ,KENETLENDİKÇE DAHA DA BÜYÜYEN"

Hakem Halis Özkahya için söylenebilecek çok fazla şey var.Maçın ilk dakikalarında Ebuoe'ye yapılan müdahaleyi es geçmesi, Dany'nin kırmızı kart pozisyonu, Burak Yılmaz'ın ilk golünden önce Selçuk'un yaptığı faule devam kararı vermesi, Cicinho'nun maç boyunca 2 kere atılması gerekirken ancak uzatmalarda kırmızıyı görmesi ve Ümit Kurt'a gösterdiği kırmızı kartta Burak Yılmaz'ın kendisini yere bırakması vs. Kabul etmek gerekir ki bunların hepsi ciddi hakem hatalarıdır.Bunlardan daha önemlisi Halis Özkahya' nın 5.dakikadan sonra maçın kontrolünü tamamen kaybetmesidir.Sadece Galatasaray lehine değil, Sivasspor lehine de verdiği kararlarda kontrolsüzlük etkili olmuştur. Galatasaray adına unutulmaması gereken bir hususta 10 kişi kalmasına rağmen skoru 2-1'e getirmesidir. Maç 11'e 10 oynansa da Galatasaray yine kazanırdı. Bazı şeyleri görmek için müneccim olmaya gerek yok. Akbaba gibi Galatasaray'ın üzerine çökmeye çalışanların önce şikeden aklanmaları ve karşımıza öyle gelmeleri gerekmektedir. Gırtlağına kadar suça batmış kaotik futbol düzeninde, başı dik bir şekilde yürüyen Galatasaray'a yapılmak istenen operasyonun bilincindeyiz. Galatasaray'ın kaybettiği maçlar sonrasında, mantar gibi türeyen medyada ki maşaların nasıl Galatasaray'a saldırdığının da farkındayız...Galatasaray futbol takımı gerekeni sahada yapacaktır. Galatasaray'ın yükselişi tekrardan başlayacak ve ağızlarından salyalarını akıtan akbabalara gereken cevap en güzel şekilde sahada verilecektir. Yaşanılan sıkıntılı günlerde daha da anlam kazanan bir sözle bitirelim " biz bir aileyiz, kenetlendikçe daha da büyüyen ! "  


11 Kasım 2013 Pazartesi

Fenerbahçe - Galatasaray Maç Yazısı | "Yürekli Mağlubiyetler,Korkak Zaferlerden Daha İyidir"

"YÜREKLİ MAĞLUBİYETLER, KORKAK ZAFERLERDEN DAHA İYİDİR"

11.haftada karşılaştığımız "suyun karşı yakasında ki takıma" 2-0 kaybettik.14 senelik çile, bu senede son bulmazken, sezonun devamı için pek ışık gördüğümüz söylenemez. Galatasaray'ın 1 hafta içerisinde kaybettiği Kopenhag ve Fenerbahçe maçları iki kulvarda da geriye düşmemize sebep oldu. Kopenhag maçından sonra oynanan futbolun derbide yetmeyeceğini belirtmiştik.Öyle de oldu.Çok kötü oynayan rakibe karşı, sahada hiçbir varlık göstermeden, hediye ettiğimiz iki golle mağlup olduk.Goller penaltıdan Emre Belözoğlu ve Cristian'dan gelirken son dakikalarda Melo'nun penaltısı Volkan Demirel'e takıldı.



Sneijder ve Muslera'nın yokluğu, takımda güven problemi yaratmış durumda.Gereksiz bir ürkeklik var.Çok sık kullanılan bir demeç vardır "gerekli dersleri çıkartıp,önümüzde ki haftalara bakacağız" tamda bu noktadayız. Kopenhag maçında yenilen golün bir benzerini 2.golde yedik."Savunmada yaptığımız hatalar" diye başlayan Roberto Mancini açıklamaları, derbi sonrasında yine devam etti.Peki güzel hocam,yakışıklı hocam(!) bu takıma geldiğin günden beri savunma yapmayı öğretiyorsun(!)gol yemeden bitirdiğimiz maç yok! Hadi onu da geçtim, takım gol atmayı da unuttu. İki maçtır gol atamıyoruz. Golü de geçtim artık pozisyon üretemeyen bir takım olduk. Fenerbahçe maçında doğru düzgün pozisyonumuz yok."Kaş yapalım derken göz çıkartmak" diye buna denmiyor mu? "Yeni geldi","alışacak","zaman lazım" laflarını bir kenara bırakalım.8 maçta ortaya çıkan tablo budur! Düzelir mi ? Düzelebilir tabi ki ama şuanda tünelin ucunda bir ışık gözükmüyor. Kendisine bir Fatih Terim vecizesiyle seslenmek istiyorum." Yürekli mağlubiyetler, korkak zaferlerden daha iyidir ! "

Roberto Mancini'nin ısrarla yaptığı hatalardan vazgeçmesi gerekiyor.Burak Yılmaz'ın kanatta oynatılması, bırakın Galatasaray'ı,Türk futboluna ihanettir. En kısa zamanda kendi mevkisine geri dönmesi gerekiyor. Bruma bu sistem içerisinde ancak A2 takımında oynayabilir.Kendisine gerekli özgürlüğü tanıyıp ilk haftalarda izlediğimiz Bruma'yı bize sunması gerekiyor.Takım savunması ,sadece defansif oyuncularla yapılmaz. Defansif oyuncularla rakibi kilitlemek, küçük takımların işidir. Galatasaray'ın genlerinde hücum futbolu vardır.Bu Galatasaray anayasasının değiştirilemez maddelerinden bir tanesidir. Galatasaray'da takım savunması, forvetten başlayıp defansa kadar her futbolcu tarafından yapılır.Sahaya çıkan bir gruptan "sen hücum yap , sen sadece savunma yap " şeklinde fayda beklemek fiyaskodur.

MUTLU MUSUNUZ ?

Sadece Roberto Mancini'yi suçlamak  tabiki büyük haksızlık. Bu kadroyu o kurmadı.Yaşanan iç çekişmelerin, yanlış takım kurgusunun, sezon öncesinde yapılan yanlış transferlerle takımın bu noktalara gelmesinde etkili olan Fatih Terim'in ve bitip tükenmek bilmeyen Fatih Terim - Ünal Aysal ego savaşlarının, gelinen noktada baş aktörler olduğunu söylemeliyiz...Burada en büyük cezayı yine Galatasaray taraftarı çekiyor veya çektiriliyor.Kendilerine sormak lazım, " mutlu musunuz ?" 2 senedir işleyen çarkı bozmaktan, sizi sevenleri üzmekten dolayı mutlu musunuz ? Kendi egolarınız uğruna, Galatasaray'ı getirdiğiniz bu noktadan mutlu musunuz


NEŞTER OPERASYONU 

Devre arasında takıma bir neşter operasyonu şart. Bu futbolcu güruhu bu sezonu tamamlayamaz. Yedeklerden giren hiçbir yerli oyuncudan katkı alınamazken, ilk 11'de olanların ise geçtiğimiz yılları mumla arattığı bir gerçek.11.hafta sonunda hala istikrarı yakalayamayan, fizik olarak dibi görmüş, formsuzluklarının ise zirvede olduğu bir dönemi geride bırakıyoruz.Yüzlerine baktığımızda ise bu durumdan pek de şikayet eden bir halleri yok.Gayet mutlu bizim çocuklar! Öyle ki, maçtan sonra sevgilisiyle yatarken fotoğraf çekip instagrama yükleyebiliyorlar.Haklılar tabi ! Şampiyonlar Ligi'nde Çeyrek Finali garantilediler.Süper Lig'de 9 puanla öndeler.Her maçta iyi oynuyorlar ! Bir kısmı göbeği salıp sahaya çıkarken, bir kısmı yedekler arasında sarı kart görüp haftaya cezalı duruma düşebiliyor...Rahatlar yani ! Bu rahatlığın ceremesi yine taraftarda patlıyor.Nasıl mı ? Maç bitince centilmenlik görüntüleriyle birbirlerine sarıldıklarında sizin yüzünüzde ki üzgün ifadeyi hangisinde görebildiniz ? Hangisi sizin yaşadığınız üzüntüyü yaşadı ? Hangisi başını öne eğerek stadı terketti ? Bu maçta yaşadığımız kırgınlıklar, bir anda unutulacak kırgınlıklardan değil ! Bu gidişatın bir yerde son bulması gerekiyor. Yukarıda da belirttiğim gibi şuanda tünelin ucunda ışık gözükmüyor. Takım içerisinde birisinin çıkıp isyan bayrağını eline alması ve "braveheart" olması gerekiyor. Metin Oktay'ı mezarından kaldıramayacağımıza göre, yine bu kadroda birilerinin (zahmet olmazsa!) sorumluluk alması gerekiyor. Hatta zamanı geldi de geçiyor bile...

BAŞARILAR GELİR GEÇER , ASALETİN BİZE YETER 

Real Madrid maçı sonrasında yaşadığımız travma bunun yanında hiçbir şey.Bugün tekrardan bir araya gelip yaraları sarma günüdür. Hayatımızın rengi Galatasaray'ı düştüğü yerden kaldıracak olan futbolcular kadar yine bizleriz. İlk kez derbi kaybetmiyoruz, son da olmayacak. Galatasaray değerlerine sahip çıktığını zannedenlere inat bu değerlere nasıl sahip çıkıldığını gösterme günüdür. Armaya küsmeden, peşinde kilometrelerce yol katetmeye devam ! Nasıl olsa " başarılar gelir geçer , asaletin bize yeter!"


5 Kasım 2013 Salı

Fc Kopenhag - Galatasaray Maç Yazısı | Seninle Mutsuzluğa da Varım !

2000'DEN 2013'E, PARKEN'DE GALATASARAY

17 Mayıs 2000 tarihi, hepimizin hayatında çok önemli bir yere sahip. Uefa Kupası'nı kaldırdığımız Parken Stadı, dün gece yine Galatasaray'ı ağırladı.Bu kez karşımızda Henry'li , Viera'lı , Petit'li ,Suker'li Arsenal değil Nicolai Jörgensen'li , Daniel Braaten'li , Olof Mellberg'li Fc Kopenhag vardı.Aradan geçen 13 senede gelinen noktaya baktığımızda çok da fazla yol katettiğimiz söylenemez.Zihinlerde Taffarel'in Henry'nin kafa vuruşunu çıkardığı pozisyon, Arif Erdem'in ilk yarının sonunda kaçırdığı gol,Hagi'nin gördüğü kırmızı kart ve Popescu'nun son penaltısı...Aradan 13 sene geçmiş ve hatıralar eşliğinde grubun 4.torbadan gelen takımına karşı mücadele ediyoruz.13 sene öncesinde Uefa Finali , 13 sene sonrasında gruptan çıkabilmek adına en kritik maçlardan bir tanesi...

2000 Uefa Finali, Arsenal Karşısında ki Galatasaray'ın ilk 11'i.

2013 Şampiyonlar Ligi B Grubu 4.Hafta , Kopenhag karşısında ki Galatasaray'ın  ilk 11'i.

SAVUNMA NEDİR ? NİYE YAPILIR ?

Savunma krizini yazmaktan, konuşmaktan,analiz etmekten yorulduk artık.En basite indirgeyerek anlatalım belki faydasını görürüz.Savunma, saldırıya veya hücuma karşı koyabilmektir.Futbolda ki savunma ise, bütün oyuncuların bir araya gelerek (blok halinde), rakip hücumuna alan bırakmadan, gole karşı kalesini koruyabilmesidir. Burada en önemli etken 11 kişiyle, yani takım halinde savunmayı yapabilmek. Galatasaray'ın geçen sezondan beri yaşadığı kronik savunma probleminin özeti bu aslında.Takım halinde savunmaya yardım edebilmek...Sadece bununla kalmıyor tabi ki. Bireysel bazda baktığınızda Bülent-Popescu ikilisinin halen yakalanamaması, bir Hakan Ünsal 'ın veya Ergün Penbe'nin takımda olmayışı, ileride presle rakibi bozacak Hakan Şükür'ün eksikliği, orta sahada basmadık yer bırakmayan Okan-Suat ve Ümit Davala'nın halen oluşturulamayışı...Son olarak bu sezon Şampiyonlar Ligi ve Süper Lig'de oynanan toplam 14 maçta yenilen 20 gol herşeyi anlatıyor.

2 İLERİ 1 GERİ 

Her hafta düzelmesini ümit ettiğimiz oyun anlayışı yerinde saymaya devam ediyor.Sadece Kopenhag maçı için yazmıyorum.Yapılan bireysel hatalar, savunma zaafiyeti, kapanan takımlara karşı çözüm üretilemeyişi, takım halinde yardımlaşmanın olmayışı, yaratıcı oyuncu eksikliği, beklerden istenilen katkının alınamayışı, bireysel form düşüklüğü, girilen net pozisyonların kolayca harcanması vs. Galatasaray,Roberto Mancini ile çıktığı 7 resmi maçta 2 mağlubiyet,1 beraberlik,4 galibiyet elde etti.Fatih Terim 'in gönderilişine kadar toplanan puanlara ve oynanan maçlara göre iyi bir grafik sayılabilir. Mesele,toplanan puandan ziyade, ortaya koyulması beklenen güzel futbolun istikrarlı bir hal almaması. Oynanan 7 maç içerisinde umut veren tek maç ise Arena'da ki Kopenhag galibiyetiydi.3-1'lik maçta yapılan doğruları tekrardan göz önüne getirdiğimizde, yardımlaşmanın üst düzeyde olduğu, en uçta oynayan Drogba'dan , gol orucunda ki Burak Yılmaz'a kadar herkesin ön alanda pres yaptığı ve en önemlisi takım savunmasına yardımın ilk kez bu kadar gözle görülür bir hal aldığı Galatasaray'ı izlemiştik.Kabul etmek gerekir ki, uzun zamandır böyle iştahlı bir Galatasaray izlememiştik. Bu eksende bakarsak rakip aynı,sadece saha farklı. Kadroda iki önemli oyuncu yok , kabul ! Hep söylediğimiz gibi koşmamanın veya pres yapmamanın, adam kovalamamanın, rakip beki takip etmemenin bahanesi olmaz,olamaz! Yenilen golde, kademeye girdiği için bölgesini boş bırakan Riera'nın yerinde Aydın Yılmaz'ın olması gerekirken, pozisyonun başladığı sırada asisti yapan oyuncuya yakınlığı 10 metreden fazla. Galatasaray'ın sol tarafı o dakikalarda koridor olmuş vaziyette. Pozisyon esnasında, savunma olarak ceza sahasına yerleşim doğru fakat herkesin önünden geçen topu izlemesi ve Ebuoe'nin klasik adam kaçırmalarından bir tanesi ile yaşanan pozisyon Kopenhag lehine skorun değişmesini sağladı. Hatırlatmakta fayda var, Beşiktaş maçını 2-1 kabul edersek, en son gol yemediğimiz maç 30 Ağustos 2013 tarihinde oynanan Eskişehirspor - Galatasaray maçı...

Parken Stadı'nda Galatasaray Tribünü
Galatasaray, Kopenhag maçının son 70 dakikasında tartışmasız bir üstünlük kurdu.İlk 20 dakikada verilen pozisyonların ve yenilen golün etkisini üzerinden atmayı başardı.İlk yarıda oyun üstünlüğünü ele aldıktan sonra sayısız fırsat yakaladı.İlk yarıda yakalanan pozisyonların rahatça harcanması mağlubiyeti kaçınılmaz kılarken, Burak Yılmaz'ın geçen yılı arattığı bir maçı daha yaşadık. Aydın Yılmaz, ilk yarıda hücum anlamında en etkili isimdi.İkinci yarıda baskı kurmasına rağmen pozisyon üretemeyen Galatasaray'da, adam eksilten oyuncu ihtiyacı yine ortaya çıktı. Bruma geldiği günden bu yana en etkisiz maçını oynadı. Muhtemelen kendisine iletilen "basit oyna" talimatı bunda etkiliydi. Galatasaray'ın dar alanda en etkili ismi olmasına rağmen yeteneklerini sergileyemedi.

PAZAR OLA HAYROLA !

1-0'lık Kopenhag mağlubiyeti,gruptan çıkma ümitlerini Arena'da oynanacak Juventus maçına erteledi.Şuanda ki futbola ve savunmada yapılan hatalara bakarsak, Juventus karşısında işimiz çok zor. Öncelikle Pazar günü oynanacak Fenerbahçe derbisi takımın lige tutunması açısından çok önemli. Kopenhag mağlubiyeti moralleri bozsa da, Pazar günü derbiden çıkartılacak galibiyet herşeyi düzene sokacaktır.Tekrarlamakta fayda görüyorum, bu futbol Juventus karşısında yetmeyeceği gibi Fenerbahçe karşısında da yetmeyecektir. Sneijder'in veya Muslera'nın olup olmamasının bir önemi yok.Yeter ki birbiri için mücadele eden 11 kişi sahaya çıksın. Fenerbahçe'nin tempolu futboluna karşılık verebilsin. Juventus maçında oynanan futbolu hatırlarsak ne demek istediğim daha net anlaşılabilir.Bireysel hataların minumuma indiği,yardımlaşmanın üst düzeyde olduğu,yediğinden fazla atacak Galatasaray'ı izlemek ümidiyle...



1 Kasım 2013 Cuma

Galatasaray - Torku Konyaspor Maç Yazısı | İçim Rahat Etmiyor !

Galatasaray, Süper Lig'in 10. haftasında Torku Konyaspor'u kötü futbola rağmen 2-1 mağlup etmeyi başardı.Goller Drogba ve Burak Yılmaz'dan gelirken Aydın Yılmaz'ın 2.golde ki asisti görülmeye değerdi.Geçen sezon, cuma günleri oynanan 9 maçın 6'sında puan kaybeden sarı kırmızılılar,bu sezonda cuma günü oynanan Eskişehirspor ve Antalyaspor maçlarında berabere kalmıştı.Galatasaray, "cuma sendromunu" kötü futbola rağmen 3 puanla atlatmayı başardı.

GEÇMİŞ OLSUN "UĞUR TÜTÜNEKER"

Maç analizine geçmeden önce Torku Konyaspor'un teknik direktörü Uğur Tütüneker'e bir parantez açalım.Defansını bu kadar önde kurup , bu kadar az pozisyon vermek ve bunu Galatasaray gibi son 2 senenin şampiyonu bir takıma karşı sahaya yansıtmak...Gerçekten hayran kalmamak elde değil.Bir Galatasaray efsanesine yakışanda budur! Önde pres gücü ve iştahlı futbolunun neticelerini bu maçta alamasa da ilerleyen haftalarda mutlaka alacaktır.Ak düşen saçlarına rağmen hala hızından birşey kaybetmemiş. Maçtan önce tribüne çağırıldığında bütün tribünleri tek tek "koşarak" dolaşması bunu tekrar gösterdi.Futbolun "futbol"olduğu dönemlerde, Galatasaray'ın sağ kanadında lokomotifti.Maç sonrası kalbinde ki rahatsızlıktan dolayı basın toplantısına katılamamış.Kendisine geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum!

Uğur Tütüneker'in jübilesinden...
MAÇ SEÇMEYE DEVAM !

Galatasaray, Torku Konyaspor karşısında "mental" açıdan, maça hazır değildi.Konsantrasyonu düşük,mücadele gücünün ve futbol iştahını kaybetmiş,sahada gezinen oyunculardan kurulu Galatasaray futbol takımı, zorda olsa 3 puanı aldı.Büyük takım olmak, kötü oynadığın maçları da kazanmayı gerektirir.Bu sezon ilk kez bu kadar silik bir oyunla maç kazandık.İyi oynanan ancak kazanılamayan Antalyaspor ve Ç.Rizespor maçlarının mükafatı diyebiliriz.Futbolda bu tip dönemler olur ama Galatasaray futbolcusunun maç seçme lüksü olmamalı.Futbolcunun olmadığı kadar taraftarında olmamalı...Cuma maçları klasikleşen "bitse de gitsek" türünde oynanıyor.Ortaya konan futbolun tatmin etmeyişi tribünleri de "bitse de gitsek" havasına sokuyor.Arena'da yine böyle bir cuma akşamı yaşanıyordu ki Aydın - Burak Yılmaz iş birliği imdada yetişti.Cuma sendromunun altında yatan farklı bir sebep ise ; iş çıkışı maça yorgun gelen taraftarın Arena'da yarattığı uyku modu. Devre arasında alınan kafeinle ikinci yarı daha canlı hale geliyor.Bu maçla birlikte taraftarında kendisine gerekli dersleri çıkartması gerekli.

Ne Ayaksınız Oğlum ?






































Galatasaray'ın defans hattı, saatli bomba kıvamında ilerlerken,Muslera'da bu kervana kapıldı.Yediğimiz ilk golde yaptığı pas hatası pek alıştığımız türden değildi."Nazar" diyerek geçelim. Muslera'nın tükenmez kredisi bu tip hataları geçiştirmeye yeterlidir. Sabri Sarıoğlu hakkında söylenecek çok fazla söz var.Bence Galatasaray taraftarının sabır sınavı kendisidir.Bu maçta kendisini ne hücumda ne defansta görebildik.Bir de 2010-2011 sezonunda ezberlediği geri pas hastalığı, Galatasaray kalesine gol olarak dönüyordu. Bireysel form durumu kazanılan 3 maç sonrası bir artış göstermişti.Ancak bu maç itibariyle yeni isimlerin bu ekibe katılmayışı , takımın tekrardan "stop" düğmesine basmasına sebep oldu.

Galatasaray adına ortaya koyulan kötü futbolda,Torku Konyaspor'un önde yaptığı pres ve defansını orta sahaya yakın kurarak oyunu önde kabul etmesi de etkiliydi.Uğur Tütüneker'in Torku Konyaspor'a kattığı en önemli özellik bu olsa gerek.Geçen sezon Yılmaz Vural'lı Elazığspor bu oyunu oynamak istemiş 3-1 ile boyunları bükük bir halde evlerine dönmüştü.İlk 9 hafta itibariyle "defansı en önde kuran takım" Torku Konyaspor olurken bunu felsefe halinde sahaya yansıtmaları Türk Futbolu için önemli bir gelişme.10.haftada ki Galatasaray müsabakasında dahi bu felsefeden vazgeçmediler.Yaptıkları presle, Galatasaray'ın rahat çıkmasına müsaade etmezken,kalelerinde de az pozisyon gördüler.

İÇİM RAHAT ETMİYOR !

Roberto Mancini açısından sıkıntılı bir maç geride kaldı.Maç sonrası yaptığı açıklamalarda "konsantrasyon eksikliği" üzerinde durması ve bunun üzerine çalışacaklarını iletmesi, eksiklerin farkında olduğunu gösterdi. Oyun içerisinde ki Aydın Yılmaz hamlesi ve ilk devrede ki Sabri - Ebuoe yer değişikliği, oyuna müdahale anlamında olumluydu.Ayrıca tarihe not düşmekte fayda var.Arena'da maç öncesi ilk kez "Roberto Mancini" sesleri duyuldu.Bir diğer önemli not ise maç sonrası stadı terketmeyen Galatasaray taraftarını selamlamak için soyunma odasından sahaya gelenlerin başında Roberto Mancini'nin olması...Bu enstantene, taraftarın hoca ile bağ kurabilmesinin ne kadar önemli olduğunu tekrardan bizlere gösterdi.Maç sonrasında tribünlere gelen futbolculara,Süper Lig'in 11.haftasında ki Fenerbahçe maçı öncesinde son uyarılar yapıldı. "İçim rahat etmiyor!" 


5K'lı dönemin son ayağı olan Kopenhag maçı akabinde güzel bir galibiyet yazısıyla buluşmak üzere !