Hepimiz Suçluyuz Aslında...
Bütün takımların taraftarları aynı kültürde büyüyor da ondan.Konuyu biraz açalım isterseniz. İstanbul'da yaşayan 3 büyük takımın taraftarı belli bir "semt kültürü" alır.Bu ne demektir? İlkokulda veya lisede,3 büyük takım taraftarı yanyana oturur.Mahallede beraber futbol oynar.Kavga çıkarsa beraber "mevzu!"ya gider.Semtinin takımını da yine yanyana destekler.Karagümrük , Kasımpaşa , Beylerbeyi , Eyüpspor , Beykozspor , Zeytinburnuspor v.s. Bunlar belli bir "semt adabı" olan ve belli bir tribün kültürüne sahip , Amatör Küme'den 1.Lige kadar "tribün kovalayan taraftar" yetiştiren , yani Türk Futbolu'nun "taraftar ocaklarıdır".3 büyüklerin taraftar altyapısı da"semt takımları"ndan ileri gelir.Çocuk yaştan itibaren asabiyet oranı yüksek,kavgayı veya savaşmayı "Erkekliğe Giriş 1" dersi olarak alıp , kendisini "semt abilerine" ispat çabası içerisinde olma,yaşama olan bakış açısını "hayatta herkese gider" mottosu ile sürdürüp yoluna devam eden bir taraftar sosyolojisi aslında.
Çocukluğunu veya ergenliğini bu şekilde geçiren taraftarlar,futbolu "asabiyet oranını düşürme",çıkarılan kavgalarla "erkeklik egolarının tatmini" olarak görüyor.Rakip takım taraftarlarıyla dalga geçmek için , "envanter toplama" merakı da çıkan olaylarda itici güç oluyor.İstanbul tribün kültürü (Türkiye içinde geçerlidir) tamamen "semt kültürüne" paralel ilerliyor.Ben dahil hepimiz aynı psikoloji ile yetişiyoruz. Olaylara verdiğimiz tepkiler aynı.Bizleri savaşmaya veya kavgaya iten başlıca faktörler,semtimizde abilerimize veya arkadaşlarımıza anlatabileceğimiz "hikaye bulma" telaşından öteye geçmiyor.Beşiktaş ve Fenerbahçe belli bir semte hitap ederken Galatasaray bunların biraz olsun dışında kalıyor.Galatasaray kendi tribününde birçok farklı semti barındırıyor.Söylediğim gibi köken aynı,kültür aynı,birikimler aynı...
"Çocukken alıyoruz eğitimi" Örnek Resim 1 |
Böyle bir eğitimden geçtikten sonra 3 büyüklerin taraftar grupları içerisinde yer aranıyor.Bulunduktan sonra aynı kültürü "şehre olan göç" gibi devam ettiriyoruz.3 büyük taraftar grubu da hiçbir zaman "geri vitesi olmayan" , "burası ..... burdan çıkış yok" fikriyatında ilerliyor.Olaya spor gözüyle değil "erkekliğin varolma mücadelesi" olarak bakıyoruz.
İğneyi Kendimize Batıralım
Sevmiyoruz biz aslında,gerçekten tuttuğumuz takımı sevmiyoruz.Sevdiğimizi zannedip kendi egolarımızı tatmin ve kendi bencilliğimiz için kullanıyoruz.Bu 100 yılı aşkın çınarlar elimizde oyuncak gibi istediğimiz zaman çıkartabildiğimiz olaylarda zarar görürken,ondan nemalanıyoruz.Nasıl olsa bir ceza yok.Nasıl olsa kaosun orta yerindeyiz.Batmışız bir bataklığa,çıkartmaya çalışan yok.Eğitimi zaten mahalleden/semtten yanlış almışız.Alınan eğitimi değiştirmeye çalışan yok.Eğitimin ilk başta aileden,sokaktan ve hatta mahalleden verilmesi gerektiğini düşünen yok.Tribün olaylarını çıkartılan yasalarla,yapılan statlarla veya tesislerle çözebileceğimizi zannediyoruz.
Bütün bunlara rağmen hakkını verdiğimiz zaman tribün ve taraftarlık güzeldir.Ama olay sevdiğini zannettiğin takıma zarar verme veya vermeme konularına gelince işin rengi değişiyor.Herşeyi,kendi hikayemizi yaratmak uğruna biranda terkediyoruz.Pet şişelerinin havada uçuştuğu olaylı Galatasaray-Fenerbahçe derbisini birçoğunuz hatırlar.İşte o derbide çıkan olaylardan tutun da Fenerbahçe'nin kendi evinde kaybettiği şampiyonluk sonrası çıkan olaylara varana kadar bütün olaylarda hepimizin imzası var.Biz kendimiz için yaşıyoruz.Bencilliğimizle gurur duyuyoruz.Abilerimize hikayeler anlatıp böbürleniyoruz.Sahaya girmeyi marifet sayıyoruz.Sevmiyoruz aslında Galatasaray'ı,Beşiktaş'ı,Fenerbahçe'yi...Biz sadece kendi egolarımızı seviyor ve onlara tutuluyoruz.
"Kendi egolarımız için yaşıyoruz" Örnek Resim 2 |
Olmazsa Olmazımız "Siyaset"
1 gün önce Fenerbahçe-Elazığspor maçında "GFB" mensupları "Sol Açık" taraftar grubuna saldırıyor.Bugün de Akp Gençlik Kolları'nın tekeliyle kurulan "1453 Kartalları" ile "Çarşı" arasında yaşananlar.Herşeyin başında "spora siyaset bulaşmasın" diye bir taraflarını yırtan Hükümet,kendi eliyle Çarşı'nın karşısına bir taraftar grubu çıkartıyor.Hazırda olanları kendi tarafına çekmeye çalışıyor.Bunun için neler veriliyor veya neler alınıyor ? Hep söylenen "vandalizm" nidalarını haklı çıkartmak için her yolu mübah sayıyor.Bütün bunlardan sonrada "spora siyaset bulaşmasın" diye ortaya çıkabiliyor.Fazla söylenebilecek söz yok aslında "Ok Cnm Kib By..."
Bugün ve dün rakip takım tribünlerinde yaşananlar yarın Galatasaray tribünlerinde de yaşanabilir.En başta olayı iyi görmemiz gerekiyor."ultrAslan" ve "Tekyumruk" bu durumu iyi analiz etmeli.Yaşanılanlar ortada iken birilerine maşa olunmamalıdır.Tribünde istenmeyen olayların çıkması engellemelidir.Akl-ı selim hareket edip birilerinin ekmeğine yağ sürülmemesi gerekmektedir.
Tabi ki Galatasaray
Hafta ortası yaşanılan hezimet sonrası takımın nasıl bir reaksiyon göstereceği büyük merak konusu idi.Galatasaray her zamanki gibi yine iyi reaksiyon gösterdi.Hafta ortası Fatih Terim'in takıma uyguladığı rehabilitasyon süreci olumlu işledi.Galatasaray düştüğü yerden kalkmayı başardı.4'de 4 yapan ve Olimpiyat Stadı'nda ki 76,127 kişinin önünde Beşiktaş'ı 1-0'dan gelerek 2-1 mağlup etmeyi başardı.Bu yazıldığı gibi kolay bir olay değil.Fatih Terim bu yüzden büyük hoca ve bu yüzden "İmparator".Slaven Bilic'i de kutlamak lazım gerçekten güzel bir takım yaratmış ancak Galatasaray karşısında bu futbol yetmez.Nasıl ki Real Madrid maçında Galatasaray'a yetmediyse,Beşiktaş'a da Galatasaray karşısında yetmez.Geçtiğimiz 2 yılda sezona topallayarak başlayan Galatasaray yine bir büyük maç sonrası kendini buldu.Bu maçtan sonra artık istenilen Galatasaray'ı izleyeceğimizi düşünüyorum.Sadece defans kurgumuzu doğru bir şekilde oturtmamız şart.Savunma olarak bu maçtada fazlasıyla hata yaptık.Her maç farklı defans kurgusu , faydadan çok zarar getiriyor.
1-0 geriye düştükten sonra oyunun hakimiyeti tamamen Galatasaray'a geçti.2.yarıda ki Bruma hamlesi ise takımın kanat organizasyonlarının artmasını sağladı.Orta sahada savaşmayı asla bırakmayan Melo yine isyan bayrağını elinde taşıyan "Braveheart"tı.Burak Yılmaz yine gol kaçırmaya devam ediyor ancak bu formu çok fazla sürmeyecektir.Önümüzde ki hafta yine gollerini atmaya başlayacaktır.Son sözümüz de "assolist" Drogba'ya."We have Drogba they don't".Maçı Galatasaray'a getiren adam oldu.35 yaşında,o kadar yaşadığı başarıya rağmen halen 18 yaşında ki genç futbolcu gibi başarıya aç.Gerçek bir lider gibi oynadı bugün.Drogba'yı hücumda pozisyon kovalarken,devamında duran toplarda savunmadan top çıkartıp defansı toparlarken görebiliyoruz.Gerçekten ona sahip olduğumuz için çok şanslıyız.Son olarak Fatih Terim'in önümüzde ki süreç içerisinde sözleşme tartışmalarına artık son vermesini bekliyoruz.Bu yaşananlardan Galatasaray fazlasıyla hasar görmeye başladı ve bir Galatasaray Efsanesi'ne yakışacak şekilde bunun önüne geçmesini bekliyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder