26 Ocak 2014 Pazar

Gaziantepspor - Galatasaray Maç Yazısı | Ruh Yok, Fark Çok !

Galatasaray, Süper Lig'in ilk yarısını Kayseri Erciyesspor galibiyetiyle tamamlamıştı. Kadir Has Stadı'nda taraftara ümit veren ve üzerine koyarak yoluna devam eden bir Galatasaray vardı.Yüksek moralle girilen devre arası kampı, futbolcuların Mancini sistemine alışabilmesi açısından çok önemliydi. Gelgelelim Roberto Mancini ilk yarının sonunda bulduğu doğruları bir anda silerek, tekrardan 3-5-2 sevdasına yöneldi. Kısaca doktor reçeteyi yanlış yazmıştı.Yazılan reçete de ki 3-5-2, Galatasaray'ın ilacı olmayacağını Gençlerbirliği maçının ilk 30.dakikasında zaten göstermişti. Bu hatayı gören Roberto Mancini, sistemi değiştirerek 4'lü savunmaya dönmüştü.Trabzon ve Erciyes maçları 4'lü defans kurgusu ile kazanılmıştı. Mancini'nin devre arası kampında ısrarla 3-5-2 üzerine planlar yapması ve takımı bu yönde hazırlaması şaşkınlık yarattı.Türkiye Kupası'nda kaybedilen Elazığspor maçı sonrası, sistemde değişiklik beklentisi oluşmuştu. İtalyan hocanın Gaziantepspor karşısına da bu düzenle çıkması, taraftarda hayal kırıklığına sebep oldu. Galatasaray'ın fazlasıyla ihtiyaç duyduğu devre arası kampı, yanlış sınava çalışan öğrencinin emeği gibi, heba olup gitmişe benziyor...



Galatasaray'ın defans hattı, 3-5-2 'nin temposunu kaldırabilecek ve gerekli pozisyon bilgisine sahip isimlerden oluşmuyor. Tüm defans hattında göze çarpan tek isim Semih Kaya.Geriye kalan isimler, yeterli pozisyon bilgisine sahip değil. Sezon başı transfer edilen Chedjou, geçen yıldan kalan Dany ve Gökhan Zan, orta 3'lü için güven vermiyor.Bu isimlerin pozisyon bilgisinin yanında, topla çıkabilme veya oyunu defanstan başlatabilme özelliği de bulunmuyor. Bu kötü özellik, rakibin önde baskı yaptığı anlarda top kaybı ihtimalini yükseltirken, takımın ön alana yerleşmesine de mani oluyor. Daha önce ki yazılarımda belirttiğim gibi, 3-5-2'nin en önemli mevkileri orta 5'linin iki kenarıdır... Gaziantepspor maçında solda Sabri, sağda Ebuoe oynayınca kanat akınlarını izleyebilmek mümkün olmadı.Bu sebeple oyun yine merkeze yığılırken, alanı genişletme imkanı da yaratılamadı. Ne Ebuoe ne de Sabri, takımı ileriye taşıyabilecek, oyunu rahatlatabilecek oyuncular değil. Temposuz oyunları ve adam eksiltme yeteneklerinin sınırlı olması, 3-5-2'den 5-3-2'ye geçişi mecbur bırakıyor (Süper Lig'de 5 savunmacıyla deplasman maçı kazanmak zaten imkansıza yakın).

Roberto Mancini, sahada ki kısır oyunu görünce 20. dakikada sistemi değiştirdi.Galatasaray, 4'lü defansa geçtikten sonra sahada kaos başladı.Özellikle defans arkasında bırakılan boşluklar,Muslera'nın kalesinde pozisyona dönüştü. Gaziantepspor'un sol kanat oyuncusu Turgut Doğan, Galatasaray'ın sağ kanadında fazlasıyla geniş alanlar buldu. Fiziksel olarak vasatı aşamayan Ebuoe, Süper Lig'in kalbur üstü oyuncularından Turgut Doğan'a karşı her pozisyonda yenildi. Semih Kaya ve Felip Melo, Ebuoe'nin açıklarını kapatmak için çaba gösterirken, Galatasaray'ın sol kanadında Sabri ve Umut Bulut ikilisi bekleneni veremedi. İki kanadın da çalışmadığı bir sistemde, bütün yük Melo,Selçuk, Sneijder ve Drogba'nın omuzlarına kaldı.



Drogba'nın 16.haftada ki Trabzonspor maçından bu yana formsuzluğu devam ediyor. İlk fark ettiğimde mental yorgunluğa bağlamıştım ancak fiziksel olarak da yorgun olduğunu gözlemledim. Karşısında oynayan Binya'nın her pozisyonda Drogba'ya üstünlük kurması başka türlü açıklanamaz. Galatasaray'ın Drogba'ya en çok ihtiyaç duyduğu dönemde, böyle bir performansla karşılaşması gerçekten şaşırtıcı. En kısa sürede alıştığımız "parçalı fil" formuna kavuşmasını diliyorum. Gaziantepspor maçı, Selçuk İnan'ın Galatasaray kariyerinde ki en kötü oynadığı maç olarak tarihe not düşülmeli.Wesley Sneijder'in de istenilenden uzak performansı takımın üretkenliğine ciddi zararlar verirken, skoru da 0-0'a kilitledi. Sezonun Galatasaray adına en iyi oyuncusu olan Felipe Melo, Gaziantepspor maçında yine sahanın yıldızıydı. İlerleyen senelerde ne olur bilinmez ama şuanda gerçek bir Galatasaray efsanesini izliyoruz.Bu anların kıymetini bilmemiz gerekiyor. Felipe Melo'nun boşluğunu nasıl doldururuz diye şimdiden düşünmek lazım.

Roberto Mancini, oyuna müdahalelerini beğendiğim teknik adamların başında gelir.Ancak Gaziantepspor maçında bu olayı biraz abarttı! Maça 3-5-2 ile başlayıp sırasıyla 4-4-2, 4-2-3-1, 4-2-4 ve son olarak tekrar 3-5-2'ye dönerek 90 dakikayı tamamladı. Sahada ki futbolcuların, bu kadar değişiklik içerisinde kaos yaşaması gayet doğal! Bir diğer önemli konu ise Galatasaray'ın 18. hafta sonunda halen net bir sisteminin olmaması.Sürekli bir değişkenlik ve arayış var.Galatasaray, Süper Lig'de şu ana kadar; iki hafta üst üste aynı defans hattı ile maça başlamadı.Sistemin sürekli değişmesi, kadroda ki istikrarsızlığı da tetikliyor.İstikrarın halen sağlanamamış olması şampiyonluk yolunda ciddi yaralar açıyor. Şampiyonluğun sırrı, ezbere sayılabilecek ilk 11'de gizlidir. Belli bir iskelet oluşturulması şart.Galatasaray'da Muslera ve Drogba haricinde herkesin mevkisi değişkenlik gösteriyor.Hal böyle olunca omurgada başlayan sıkıntılar bütün takıma yayılıyor.

Galatasaray'da Jupp Derwall ile başlayan hücum futbolu süreci Kalli Feldkamp, Fatih Terim, Eric Gerets gibi isimler ile devam etmişti. Galatasaray'ın genlerine işlemiş bu felsefeyi, "kontrollü futbola" çevirmek, Galatasaray'a en büyük zararı vermektir. Her şeye rağmen Gaziantepspor karşısında oynanan "ruhsuz" futbolu gelecek maçlarda telafi edeceğimize olan inancım sonsuz.

"Tükenmez umudum,
Varsa sarı kırmızı formasında !"

Geçmiş Olsun Aydın Yılmaz !

8 Ocak 2014 Çarşamba

Analiz | Transferde "Porto Modeli" ve Izet Hajrovic Kimdir ?

TRANSFERDE "PORTO MODELİ"

Galatasaray'ın Izet Hajrovic hamlesini ilk bakışta "kanat sorununa" çözüm getirmesi açısından değerlendirebiliriz ancak Izet Hajrovic transferi, sade bir kanat oyuncusu transferinden çok daha fazlası...

Galatasaray'ın şuanda ki transfer politikası, futbol dünyasında ismini duyurmaya başlayan genç futbolcuları kadroya katabilmenin üzerine kurulu.Porto, bu politikayı dünya üzerinde en iyi şekilde uygulayan kulüp.Güney Amerika pazarından bulduğu genç futbolcuları Şampiyonlar Ligi'nde parlatarak, Avrupa'nın  önemli kulüplerine büyük bonservis bedelleriyle satarak;senelerce büyük gelirler elde ettiler.Bunu yaparken sportif başarıyı da sürdürmeyi ihmal etmediler.U20 Dünya Kupası'nda kullandığı frikiklerle dikkat çeken Kolombiyalı Quintero, Porto modelinin dünya futboluna sunduğu son yıldızlardan.Sezon başında bonservisinin sadece %50'sini 5 milyon Euro'ya aldıklarını hatırlatalım.

Galatasaray,Fatih Terim'in üçüncü döneminde bu politikayı yavaş yavaş oturtmaya çalıştı. Öncelikle İmparator'un çok istediği Shaqiri transferi bu düşüncenin ürünüydü ancak Bayern Münih devreye girince bu girişim sonuçsuz kalmıştı.Sezon başında Sporting Lisbon'dan transfer edilen Bruma, "Porto" modelinin ilk mahsulüydü. Devre arasına geldiğimizde ise yine süpriz bir isim olan Izet Hajrovic, scoutlar tarafından Galatasaray'a önerildi ve Roberto Mancini'nin onayıyla transferi sonlandırıldı.Sol bek için Galatasaray'ın gündeminde olan Alex Telles ismi de aynı stratejinin devamı.Transfer edilen bu oyunculardan büyük paralar kazanılamayabilir ancak bu futbolcuları transfer edip kadroda yer vermek önemli bir vizyonu gerektirir.Ünal Aysal'ın bu aşamada doğru bir planlama ile hareket ettiğini söylemeliyiz.




Galatasaray'ın iki buçuk yıldır en büyük sorunu,oynanan futbolun merkezde toplanmasıydı. Bu sorunun çözümü için ilk olarak Amrabat transfer edilmişti. Amrabat'ın dar alandan ziyade geniş alan oyuncusu olması ve oyun bilgisinde ciddi "mental" eksiklikleri barındırması; beklenen katkının alınamaması ile neticelendi.Kanat oyuncusu arayışları sezon başı Bruma hamlesi ile farklı bir boyut kazandı.  Bruma dar alanda etkili, ne yapacağı önceden kestirilemeyen ve gelecek için çok önemli sinyaller veren bir oyuncu olarak kadroya dahil edildi.Buraya kadar herşey güzel ancak TFF'nin sezon başı uygulamaya koyduğu 6+0+4 kuralı, Bruma'nın düzenli forma giymesini engelledi. Yabancı kontenjanından dolayı Bruma'dan istediği katkıyı alamayan Galatasaray'da, yeniden kanat oyuncusu arayışları başladı.

Yeni transfer Izet Hajrovic ise bu iki transferden çıkartılan derslerin toplamı.Bu noktada, Izet Hajrovic'in Türk statüsünde oynaması çok önemli.Türk statüsünü alabilmesi için Galatasaray'ın gereken hukuksal hazırlıkları önceden yaptığı biliniyor.Şu ana kadar gelen haberlerde bunu doğrular nitelikte.Resmi imzanın atılmasının ardından Türk statüsünde oynayabilmesi için başvuru en yakın sürede yapılacak.Gerekli izinler alınabilirse Galatasaray'ın sağ kanat sorunu uzun yıllar rafa kalkacaktır.

IZET HAJROVIC KİMDİR ?

Hajrovic'in oyun tarzını, Miroslav Stoch'un sağ kanat versiyonu olarak yorumlayabiliriz. Sağ kanattan taşıdığı topları, soluna çekip attığı şutları sıklıkla izleyeceğiz.Sol ayağının çok kuvvetli olduğunu ve duran toplarda ki yeteneğinin muazzam olduğunu belirtmeliyiz.Bu sezon Galatasaray'ın kornerden hiç gol atamadığını hatırlarsak,sol ayağıyla altı pasa kullanacağı kornerler Galatasaray'da önemli bir hücum silahı halini alabilir.Frikikler konusunda Galatasaray'da Selçuk İnan, Drogba ve Sneijder gibi isimlerin arkasında kendisine sıra gelebileceğini pek düşünmüyorum.

Hajrovic önceki sezonlarda,forvet arkasında da görev almış bir futbolcudur.Bu sezon Grasshoppers Teknik Direktörü Michael Skibbe , 4-2-3-1'in sağ kanadında Hajrovic'i görevlendirdi.Sol kanatta oynadığı dönemlerde ise üretkenliğinin düştüğünü söylemeliyiz.Ters ayakla oynadığı sağ kanatta gole daha yakın olduğunu belirtmekte fayda var.Izet Hajrovic'in sağ kanattan sürekli "içeriye kat yapan" oyun tarzı, zaman zaman oyunun merkeze yığılmasına neden olabiliyor. Galatasaray bu noktada sağ bek oynayan Ebuoe ve Sabri'nin kenar bindirmelerine ihtiyaç duyabilir. Hajrovic'in dar alanda ki oyunu, Bruma kadar etkili olmasa da top tekniğinin bir kanat oyuncusu için yeterli düzeyde olduğunu söyleyebiliriz. Fiziksel yapısı bakımından Shaqiri'yi anımsatan Hajrovic'in,en büyük artılarından birisi defans arasına yaptığı çapraz koşular. Sneijder ve Selçuk İnan gibi pas özellikleri iyi olan oyuncuların kendisini besleyeceği düşünüldüğünde, Izet Hajrovic'in çok rahat pozisyona girebileceğini söylemeliyiz.Günümüz futbolunda,kanat oyuncularının gol yollarında ki etkinliği çok önemli.Bu aşamada Hajrovic gibi potansiyelli bir futbolcunun takıma kazandırılması,Galatasaray'ın hücum gücü açısından çok önemli.

Yine patlayıcı kuvvetinin yüksek oluşu ve hareket halindeyken yön değiştirip etkili şutlar çıkartabilmesi futbolunda ki farklı bir hücum özelliği.Bunun en güzel örneği Bosna Hersek formasıyla Slovakya'ya attığı gol.Oyun içerisinde vitesi bir anda arttırıp geniş alanda kendisine pozisyon hazırlayabilir veya boşalttığı alanlarda Burak Yılmaz ve Drogba'yı pozisyona sokabilir.Forvet arkası oynama becerisi yüksektir. Savunma kısmında ise taktik disipline sadık kaldığını söyleyebiliriz. Özellikle rakip beki takip ederek savunmaya yardıma geldiğini sıklıkla görürüz.

Her şeyden önce Galatasaray'ın gelecek yıllar adına önemli bir transfer hamlesini gerçekleştirdiğini söylemeliyiz.Başta da söylediğimiz gibi bu transferin anlam kazanabilmesi için Izet Hajrovic'in Türk statüsünde oynaması gerekmektedir.Aksi takdirde yabancı kontenjanından dolayı tribünde oturtulan Bruma'nın yanına, bir diğer genç yeteneği eklemiş oluruz.Son olarak Izet Hajrovic,potansiyeli yüksek bir oyuncu olsa da mental olarak kendisini geliştirmesi gereken bir yetenektir.Taraftarın kendisine sabır göstermesi bu aşamada büyük önem arz ediyor.

Hajrovic,Galatasaray'da