Galatasaray'ın defans hattı, 3-5-2 'nin temposunu kaldırabilecek ve gerekli pozisyon bilgisine sahip isimlerden oluşmuyor. Tüm defans hattında göze çarpan tek isim Semih Kaya.Geriye kalan isimler, yeterli pozisyon bilgisine sahip değil. Sezon başı transfer edilen Chedjou, geçen yıldan kalan Dany ve Gökhan Zan, orta 3'lü için güven vermiyor.Bu isimlerin pozisyon bilgisinin yanında, topla çıkabilme veya oyunu defanstan başlatabilme özelliği de bulunmuyor. Bu kötü özellik, rakibin önde baskı yaptığı anlarda top kaybı ihtimalini yükseltirken, takımın ön alana yerleşmesine de mani oluyor. Daha önce ki yazılarımda belirttiğim gibi, 3-5-2'nin en önemli mevkileri orta 5'linin iki kenarıdır... Gaziantepspor maçında solda Sabri, sağda Ebuoe oynayınca kanat akınlarını izleyebilmek mümkün olmadı.Bu sebeple oyun yine merkeze yığılırken, alanı genişletme imkanı da yaratılamadı. Ne Ebuoe ne de Sabri, takımı ileriye taşıyabilecek, oyunu rahatlatabilecek oyuncular değil. Temposuz oyunları ve adam eksiltme yeteneklerinin sınırlı olması, 3-5-2'den 5-3-2'ye geçişi mecbur bırakıyor (Süper Lig'de 5 savunmacıyla deplasman maçı kazanmak zaten imkansıza yakın).
Roberto Mancini, sahada ki kısır oyunu görünce 20. dakikada sistemi değiştirdi.Galatasaray, 4'lü defansa geçtikten sonra sahada kaos başladı.Özellikle defans arkasında bırakılan boşluklar,Muslera'nın kalesinde pozisyona dönüştü. Gaziantepspor'un sol kanat oyuncusu Turgut Doğan, Galatasaray'ın sağ kanadında fazlasıyla geniş alanlar buldu. Fiziksel olarak vasatı aşamayan Ebuoe, Süper Lig'in kalbur üstü oyuncularından Turgut Doğan'a karşı her pozisyonda yenildi. Semih Kaya ve Felip Melo, Ebuoe'nin açıklarını kapatmak için çaba gösterirken, Galatasaray'ın sol kanadında Sabri ve Umut Bulut ikilisi bekleneni veremedi. İki kanadın da çalışmadığı bir sistemde, bütün yük Melo,Selçuk, Sneijder ve Drogba'nın omuzlarına kaldı.
Drogba'nın 16.haftada ki Trabzonspor maçından bu yana formsuzluğu devam ediyor. İlk fark ettiğimde mental yorgunluğa bağlamıştım ancak fiziksel olarak da yorgun olduğunu gözlemledim. Karşısında oynayan Binya'nın her pozisyonda Drogba'ya üstünlük kurması başka türlü açıklanamaz. Galatasaray'ın Drogba'ya en çok ihtiyaç duyduğu dönemde, böyle bir performansla karşılaşması gerçekten şaşırtıcı. En kısa sürede alıştığımız "parçalı fil" formuna kavuşmasını diliyorum. Gaziantepspor maçı, Selçuk İnan'ın Galatasaray kariyerinde ki en kötü oynadığı maç olarak tarihe not düşülmeli.Wesley Sneijder'in de istenilenden uzak performansı takımın üretkenliğine ciddi zararlar verirken, skoru da 0-0'a kilitledi. Sezonun Galatasaray adına en iyi oyuncusu olan Felipe Melo, Gaziantepspor maçında yine sahanın yıldızıydı. İlerleyen senelerde ne olur bilinmez ama şuanda gerçek bir Galatasaray efsanesini izliyoruz.Bu anların kıymetini bilmemiz gerekiyor. Felipe Melo'nun boşluğunu nasıl doldururuz diye şimdiden düşünmek lazım.
Roberto Mancini, oyuna müdahalelerini beğendiğim teknik adamların başında gelir.Ancak Gaziantepspor maçında bu olayı biraz abarttı! Maça 3-5-2 ile başlayıp sırasıyla 4-4-2, 4-2-3-1, 4-2-4 ve son olarak tekrar 3-5-2'ye dönerek 90 dakikayı tamamladı. Sahada ki futbolcuların, bu kadar değişiklik içerisinde kaos yaşaması gayet doğal! Bir diğer önemli konu ise Galatasaray'ın 18. hafta sonunda halen net bir sisteminin olmaması.Sürekli bir değişkenlik ve arayış var.Galatasaray, Süper Lig'de şu ana kadar; iki hafta üst üste aynı defans hattı ile maça başlamadı.Sistemin sürekli değişmesi, kadroda ki istikrarsızlığı da tetikliyor.İstikrarın halen sağlanamamış olması şampiyonluk yolunda ciddi yaralar açıyor. Şampiyonluğun sırrı, ezbere sayılabilecek ilk 11'de gizlidir. Belli bir iskelet oluşturulması şart.Galatasaray'da Muslera ve Drogba haricinde herkesin mevkisi değişkenlik gösteriyor.Hal böyle olunca omurgada başlayan sıkıntılar bütün takıma yayılıyor.
Galatasaray'da Jupp Derwall ile başlayan hücum futbolu süreci Kalli Feldkamp, Fatih Terim, Eric Gerets gibi isimler ile devam etmişti. Galatasaray'ın genlerine işlemiş bu felsefeyi, "kontrollü futbola" çevirmek, Galatasaray'a en büyük zararı vermektir. Her şeye rağmen Gaziantepspor karşısında oynanan "ruhsuz" futbolu gelecek maçlarda telafi edeceğimize olan inancım sonsuz.
"Tükenmez umudum,
Varsa sarı kırmızı formasında !"
Geçmiş Olsun Aydın Yılmaz ! |